Sevgili telaşım, basamaklarını savrularak çıktığım bu zalim dünyanın merhametli yüzü.
Buralarda hava hep soğuktur bilirsin yine bilmelisin ki sen utandığında, ne kış, ne soğuk, ne çamur, ne yağmur düşer yazgıma.
Mahşer yerini andırıyor için duranlar,vuranlar, kıranlar, sen o büyük meydanda titrerken ben kalabalığın içinden tanıyorum yüzünü,
tanıdığım öteki dünyalardan, bilinmeyenlerden, hani inanıp iman ettiğimiz cennetten, dünyaya düşen bir kartanesi yüzün.
Dünyada ne kadar iyilik güzellik var ise yazıyorum hanene bir sıfır yeniliyorum sana yeniliyorum dudaklarının ritminde, gözlerinin içinde yeniliyorum
Gözlerin demişken sahi susmalıyım,
susup derinlerine uzun uzaya bakıp Allaha inanmak gözlerinde onu anmak milyon kere iman etmek ona. Sana bakarken seni yaratanın güzelleğine kavuşmak.
Ama yok sustukca ben gözlerin konuşuyor içimle ben tutsak bir mahkumun caresizliğiyle dalıp onlara kararını bekliyorum.
Yargıla beni mühebbetim olsun gözlerin ellerin, ellerimde kelepçe kokun büyülü bir tılsım olsun gecelerime, hiç çıkmasın odamdan
Hınzır bir gülüşle yine geçip gittin sokağımdan her gidişinde arçı bir sarsıntı ile yalnızlığım çöküyor üstüme, yıkılan bu harabeden bir el kalıyor geriye, tozlu, yorgun bir el. gel ve tut ellerimi hiç bırakma.
Ellerime şevkatin zarif dokunuşlarla su… durulansın sensizliğimin kiri pası ellerim doğan güneşime kavuşsun…
Kayıt Tarihi : 21.11.2019 14:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.