SEVGİLİ SİMAY
Bilmelisin ki,
Yüreğimin derinliklerinden gelen bu sevgi selinin,
Ruhumda yarattığı tahribatın boyutları,
Telafisi mümkün olmayacak yıkıntılar oluşturduğu,
Seninde çok iyi bildiğin gibi, kaçınılmaz bir gerçektir.
En başından beri,
Sana karşı hep dürüst oldum.
Ve bundan sonrada hep dürüst olacağım.
Biliyorum dürüst olmam bir işe yaramadı.
Ama şu da bir gerçektir ki,
Sen bana hiç ama hiç dürüst olmadın.
En başından bana ümit vererek,
Kendi halinde,
Mütevazi olan hayatımı alt üst ederek,
Benim gibi yüreğinin sesine kulak veren,
Ve! sevdalarına düşkün bir insanı,
Eylül hazalları gibi soldurdun.
Buna karşılık dilerim senin hayatın bundan böyle,
AMAZON ORKİDELERİ gibi, hep berrak olur.
Ama soruyorum sana?
Rahat olacakmısın?
Belki mutlu olacaksın,
Ama....!
Vicdanının sesi bir kulak çınıltısı gibi beynini tırmalamayacak mı?
Sana değer verdikçe,
Sen kendini ulaşılmaz sandın.
Oysa yeryüzünde hiçbir şey ulaşılmaz değildir.
Sana dostane bir tavsiyede bulunmama izin verirsen,
Şunu zatalinize söylemek isterim ki!
''Tanrı Aşkına Kendini Birşey Zannetme''
Her insan hak ettiği yerdedir.
Elbet bir gün sen de hak ettiğin yerde olacaksın.
Bir marangozun atölyesinden çıkan ağaç talaşı gibi,
Bütünlüğün hasretini çekeceksin.
Ama asla geçmişe dönülmez.
Aslında sen bir yüreğin çoşkun sevdasına kayıtsız kalmıyorsun.
Şundan emin ol ki,
Ömrünün hiç bir kesitinde böyle fahiş bir değer bulamayacaksın.
Çok çok yükseklerde olan burnun
Metre metre aşağılara inerken,
Pişmanlıktan daralan,
Ama hala duygusallıktan yoksun olacak olan yüreğinde,
Benim resmimi canlandırmaya çalışarak,
Tanrı katında günah çıkaracaksın.
Beni kandırdın,
Ama tanrıyı asla kandıramazsın.
Şundan eminim ki,
Tanrı seni, bir kelebeğin kanatlarında asla uçurmayacak,
Tavuzkuşunun renklerini görmeni istemeyecek.
Ve!
Seni sala ve asla,
Zümrüdüanka'nın üzerine bindirip,
Sevdalar ülkesinin üzerinde dolaşmana müsade etmeyecek.
Mutlaka ilahi adalet birgün tecelli edecek.
Mağrurluğun güneşe bırakılmış,
Buz kütlesi gibi eriyip kaybolacak.
Gururun hasrete dönüşerek doruklardan kopan, çığ gibi,
Yuvarlandıkça büyüyerek, yüreğinde facialar oluşturacak.
Imdat çığlıkların,
Arşın derinliklerinde yükseldikçe,
Şimal yıldızı sana kahkahalarla gülecek.
Şimdi senin bana güldüğün gibi.
Bütün bunların olmayacağını'mı sanıyorsun,
Tanrının adaletine inan ki,
Yapılan hiç birşey karşılıksız kalmaz.
Peki sen kim olduğunu sanıyorsun,
Ve nereye kaçacaksın.
Hiç insan kaderinden kaçabilir mi?
Bundan böyle korkularınla yaşayacaksın.
Bir alacalıkta bana geleceğin gün uzak değil.
Umarım o güne değin panzehirin bitmemiş olsun.
Ve tanrıya dualar ederim ki...
''Allahım ona öyle bir yürek ihsan et ki,
İhtirasları aklının önüne geçmesin.
İşte o zaman ben boşuna sevmemişim diye,
Fısıldamaya cüret edebileyim''
Kayıt Tarihi : 21.9.2004 15:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)