Sevgili Herkes Iı. Şiiri - Hikmet Büyükoğlu

Hikmet Büyükoğlu
18

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Sevgili Herkes Iı.

Zamanın ölümsüz harfleriyle yazılmış bir mektubu size bırakıyorum. Yüzyılların rüzgârı, devrimlerin yangını, sokakların çığlığı ve suskunluğun karanlık aynası içinde, hepimize dokunan bir hikâyedir bu. Tarihin göğsüne saplanan kılıçlar ve kalemlerin kağıda bıraktığı izler gibi, insanın değişmeyen kaderi, adaletin ve eşitliğin peşinde sürüklenişidir.

Bir zamanlar, Karl Marx’ın kelimeleri, yoksul sokaklarda yankılanırken, bir şairin titrek ellerinde tuttuğu kalem, halkın gözyaşlarını kâğıda döküyordu. O kâğıt, gün gelip meydanlarda bayrak olacak; o şiir, dillerde marş olup yankılanacaktı. Ama evvelâ, insanın içinde bir ateşin yanması gerekiyordu; adını devrim koyacakları o ateşin.

Ve bizler, yani sevgili herkes, o ateşin külleri içinde doğduk. Ekmek kadar kutsal, hürriyet kadar acıydık. Edebiyatın unutulmaz isimleri bizim için yazdı; Nazım Hikmet, “Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” dediğinde, biz henüz doğmamıştık belki ama hissettik. Dostoyevski’nin yeraltı adamı, umutsuzluğun ve başkaldırının vücut bulmuş haliydi. Camus’nün Sisifos’u, varoluşun anlamsız yükünü omuzlarken bile mücadeleden vazgeçmiyordu. Ve Brecht’in proletaryası, sahnede yükselen bir isyanın sahipsiz sesiydi.

Tarih, zalimlerin ve mazlumların destanıydı. Pir Sultan Abdal’ın asıldığı ip, Rousseau’nun “İnsan doğası gereği özgürdür” diyen sayfalarına dolandı. Fransız Devrimi'nin kırmızı bayrakları, Ekim Devrimi'nde Petrograd’ın donmuş caddelerine düştü. Ve bir çocuk, aç bir midenin sancısıyla annesine döndüğünde, ona yalan söyleyen bir dünyayı görmezden gelerek gülümsedi.

Sevgili herkes,

Felsefenin en kadim tartışmasıdır: İnsan, kendi zincirlerini kırabilir mi? Hegel’in diyalektiği, tarihin kendi çelişkileri içinde eriyip yeniden doğacağını söylüyordu. Ama biz biliyoruz ki, her devrim bir çocuğun açlığını gideremezse, kitaplarda kalır. Ve açlık, yalnızca ekmekle değil, anlamla da giderilmelidir.

Günlerden bir gün, tıpkı Paris Komünü’nde olduğu gibi, tıpkı Spartaküs’ün Roma’yı titrettiği o eski zamanlarda olduğu gibi, biz, yani sevgili herkes, yeniden bir araya geleceğiz. Küçük bir çocuğun, yeni bir dünyanın umudunu çizdiği duvarlara bakacağız. O duvarlar ki, yalnızca harç ve tuğladan değil, düşüncelerden, hayallerden, özlemlerden inşa edilecek.

Ve o zaman, sevgili herkes, belki de Nazım’ın dediği gibi, "Güzel günler göreceğiz."

Hikmet Büyükoğlu
Kayıt Tarihi : 28.1.2025 03:13:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!