SEVGİLİ HAYAT,
Bugün seni gördüm; bir çocuğun uçurtmasının en ucundaydın...Sonra sonsuzluğa uçan bir kuşun kanadında..Nasıl imrendim sana hem çok özgürdün hem de çok güçlü.Hem sadece benimsin hem de herkesin.Söylesene, nasıl beceriyorsun hem böylesine yükseklerde hem de
böylesine avuçlarımın içinde olmayı?
Seninle tanıştığımız ilk günü sen iyi hatırlarsın.Ama ben öyle aciz bir durumdaydım ki muhtemelen,o güne ait ne bir ses ne bir renk var hafızamda.Ama sen! Sende o günün bir film gibi sarılmış bandı bile vardır bahse girerim.
Sen, kimi zaman hiç bitmeyeceğine inandığımız bir masalsın,kimi zaman da içimiz- den birini çekip alıverişinle önümüze çekilen kara bir duvar.Öyle bir duvar ki karanlık gibi katı ve zafer kazanan komutanların edasıyla mağrur.
Biliyor musun sevgili hayat,nasıl gözümde tütüyor çocukluğum.Sabun köpüğünden dertlerim,dağlar kadar sağlam sevinçlerim vardı.Şimdi neden her şey tersine döndü hayat? U-
zun bir tren bir tren yolculuğu gibi tadını çıkarmaya hazırlanmışken senin,neden böyle erken indiriverişin kimi yolcularını? Kim bilir belki takılmamalı gözlerim onlara.Belki de atılan bombalardan yaşaran minik ve anlamsız gözleri ben de görmezden gelmeliyim.Ben zanne- derdim ki bütün çocukların sabun köpüğünden olur dertleri, ama sen benden hep saklamışsın, kararmış dünyalar hediye edeceğin çocuklar da varmış meğer.
İnsan olmak çok zor biliyor musun hayat? Acıları hissedip de hiçbir şey yapama-
mak.Neden insan çaresiz kalır hayat? Acaba gücü kuvveti ve parayı elinde tutan biz olsak
yine de böyle mi olurdu,yine kopar mıydı hayatın bağları, sen ne dersin?
Eminim bu aralar epeyce meşgulsündür.Her adımda senden bahseden, her adımda
sana kahreden ya da sana sırılsıklam aşık birileri mutlaka vardır.Sen bunları nasıl omuzlaya- biliyorsun, birisi çok mutluyken öbürünün güz bahçelerinde dolanmasını hazmedebiliyor
musun? İşini iyi yaptığına inanıyor musun gerçekten?
Çoğu kez dikenlidir yolların biliriz.Önemli olan hep güllerin var olduğu yollarda güzelliğe alışmışlığın verdiği umursamazlıkla yürümek midir, yoksa dikenlerle mücadele ederek,etrafı gül bahçesine çevirmekten alınan başarı hazzı mıdır?
Yorucu yolların vazgeçilmez molalarıdır yürek sancıları.Gençlik iksirini kanımıza salıverdiğin o demler.Hedef yine mutlu olabilmek.Ama istediğimiz gibi gitmiyor bazen.Ye-
şillikler umarken biz, çorak topraklara kesiveriyoruz.Sevda böylesine acıya dönünce ne ya-pıyorsun sen? Acı çekenle oturup yarenlik mi ediyorsun,yoksa acı verenle gücün keyfini mi çıkarıyorsun? ”Şarkıların böylesine güzel,kelimelerinse kifayetsiz olduğunu” sevdaya düşün- ce anlayan Orhan Veli de senin kurbanlarından mı? Yol üstündeki hanların, karanlık duvarla- rına yazılmış aşk satırlarını okusun diye Faruk Nafiz’i,İç Anadolu yollarına salan da sen mi- sin? Belki de; gökyüzünün başka renklerini ve taşın sert olduğunu geç farkeden,35’ i yolun yarısı olarak nitelendirdikten birkaç yıl sonra, ömrünün yarısına değil, sonuna gelen Cahit Sıtkı da aşinadır sana.
Yine de vazgeçemiyoruz senden.İlkbaharın ılık kokusu,tenimizi okşayan havası.,
patlayan tomurcukların verdiği sarhoşlukla, unutuveriyoruz fırtınaların yakan soğuğunu.Ufak bir başarı kazanınca da Kaf Dağı’nın tepesine kuruluveriyoruz.Vefasız da olsa görünce sev- diğimizi ne anlamı kalıyor ki acıların,erken çıkılan yolculukların? Bu kadarını da çok görme olur mu? Bunlar olmasa sen de bu kadar uzun yaşayamazdın zaten.Bu da madalyonun öbür yüzü sevgili hayat.Hani, hepimizin boynuna doğar doğmaz astığın,görünmeyen ama ağırlığı- nı bir bizim bildiğimiz madalyonlar!
Elleri, tarlada çalışmaktan nasırlaşmış öğrencilerim var biliyorsun.Gözlerindeki pırıltıyı, bu yorgunluğun altında yeniden alevlendirmeye çalışan eşsiz varlıklar.Alkolik baba- sının sabaha kadar acı verdiği annesini düşünerek,ufacık bedenine kocaman dünyaları sığ- dırmaya çalışan Damla! Güneşin gözlerine düşman olduğu ama gözlerinin kitaplara aşık ol- duğu Mehmet ve Mehmet’in oğlunu tedavi ettirecek parayı bulamayan babası.Bir de okul-larına lüks arabalarla bırakılan,sofralarından kuş sütünün bile eksik olmadığı başka Meh- metler,Damlalar...Söylesene hayat,.sence bu tren yolculuğunun neresinde olmalıyım ben?
Ne kadar dertli görünsem de senden,senin elzem olduğunu biliyorum.Hiç bit- meyecek gibisin önce.Ne kadar güzel şey varsa bırakıverirsin avuçlarımıza.Bir de fırçamızı pembeye batırdın mı değme keyfimize.Seninledir kelebeklerin uçması,arıların her çiçekten bal alması ve yıldızların denize inmesi geceleyin.Sonra her bir yıldızın çocukların üstüne gizlice örtülmesi anne şefkatiyle.Ah hayat sen yok musun sen!
Gel bu gece dolaşalım seninle.Bir elimiz Karadeniz’de bir elimiz Sivas’ta ol- sun.Karlı dağlarıyla Erzurum’u da unutmayalım.Mardin’in, son kullanma tarihi geçmiş bis-
küvilerini yiyen çocuklarına bir göz atalım.Antalya’da denize karşı yudumladıktan sonra çaylarımızı-mutlaka ince belli bardaklarda olmalı- ver elini İstanbul.Mutlulukla acının koyun
koyuna yaşadığı bu aşıklar şehrini hiç unutur muyum? Orada da hesaplaşmıştık seninle ha- tırlarsın; ; kah üniversite yollarında,kah adaların faytonlarında.Önce çocuklara bakalım,sa-
kın anaları da unutmayalım.Yüreğini çocuklarına siper etmiş anaları; benim ki gibi,benim
gibi.
Ve... Ellerimi yavaşça ayırmadan senden...Tüm çocukları mutlu et istiyorum.
Gözlerinde sadece sevincin resmi olsun diliyorum.Sen belki bilmezsin,ama ben bilirim on-
ların nasıl bir dünyaları olduğunu, bir anne ve bir öğretmen olarak...Öyle bir dünya ki,biz ye-
tişkinlerin dünyasından çok daha temiz ve inanılmaz...Biz savaşı yaratırız, onlar acı çekerler.
Neden çektiklerini bilmeden öylece katlanır acıları.İki eli bileğinden kopmuş Iraklı kara gözlü küçük kızın, mutluluğu hangi ellerle yakalayabileceğini bilemeyiz biz.Gözleri kör olan be-beciklerin seni hangi gözlerle tanıyabileceği sorusunu, sen cevaplayabilirsin belki.Ama onlar bu soruların cevabını bizden çok daha iyi biliyorlar aslında.
. Dedim ya hayat! Sen çocuklar için başka güzellikler yarat.Hep anne kucağının sıcaklığını hissedecekleri bir dünya,kanatları çok sağlam olarak, dimdik ayakta durabilecek-
leri gücü bahşet onlara.
O zaman, sen de göreceksin o eşsiz gözlerdeki tebessümü ve hiçbir şeyden bu kadar zevk almadığını hatırlayıp şaşıracaksın.Varsın çorapları delik olsun,sapasağlam yürek-
leri onlara yetmez mi?
Unutma sen hem bir tanesin hem de milyarlarca; hem çok soyutsun; hem de çok göz önünde.Kendine ve bize iyi bak.Gecenin karanlığında da, güneşin sıcağında da avuçların güzelliklerle dolsun.Sen güzelleş ki biz de payımızı alalım.Çok sitem ettimse hoşgör.Unutma:
Sitem sevgiden doğar.
Geleceğine yatırım yapmak istersen eğer çocukları seç! Onlarda, dünyanın yedi harikasını sollayacak güzellikler ve gözünü kamaştıracak ışıltılar göreceksin.Onlarla öyle bir sarmaş dolaş ol ki,sana çağlayanlar halinde geri dönsünler.
Hadi hayat bu seferlik bu kadar! Aşklar, sevgiler ve de barış kucağında;
acılar ve tüm kötülükler ayaklarının altında olsun.HADİ HAYAT YÜRÜ DE EZİLSİN
AYAKLARININ ALTINDAKİLER VE SENİ BEKLİYORUZ; AÇ BİZE KOLLARINI! ! !
SEVGİYLE
Selma DemirciKayıt Tarihi : 18.6.2006 13:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!