Kendimi sığdıramadığım sensizliğin, sana en yakın yerinde, yokluğuna karışıyor verdiğim her nefes… Yokluğun; acı, yokluğun; zulüm, yokluğun; zamanı unutmak… Yokluğun; mevsimsiz bir diyarda yanmak, kavrulmak, üşümek, donmak… Yokluğun; bütün hislerden arınmak… Yokluğun; günü geceye boyamak… Yokluğun; varlığımdan utanmak… Yokluğun; yaşarken ölümü tatmak…
Yüreğim avaz avaz, yüreğim çığlık çığlık… Sana sesleniyorum; duy beni sevgili… Çok özlüyorum seni…
Bıraktığın acı çıkmaz sokak… Mümkün mü sevgili, sensiz çıkar yol bulmak? ... Mümkün mü, her günü, herhangi bir günü sensiz selâmlamak? … Mümkün mü sensizliğe uyandığım dünyaya kendimi sığdırmak? ... Sûretin dün gibi dururken karşımda, mümkün mü yarına umut bağlamak? Yaşam dedikleri artık sensizliğe teslimiyet, biliyorum, ötesi yok… Baktığım her yer senden kalan boşluk… Belki de o boşluklar yakıyor canımı en çok…
Gözlerim dolu dolu, gözlerim sırılsıklam… Sana sesleniyorum, duy beni sevgili…. Çok özlüyorum seni…
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Aslında aranan sevgili değil aşktır sevdadır. Yaşananların özüdür, aranan mutluluktur.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta