Sen, Fatih Sultan Mehmet misali çağ kapatıp, çağ açansın.
Sen, asil yüreğinle, şerefsizleri korkutan ve onlara meydan okuyansın.
Sen, bu cennet ülkem için, en manidar sevgi ve muhabbetlerle dolansın.
Ve sen, garip gurabayı, fakir fukarayı, Allah rızası için, gözetip kollayansın.
Sevgili Cumhurbaşkanım,
Sen, fikri güzel, gönlü güzel insanların, medarı iftiharısın.
Sen, ben gibi insanların, şeref namus ve arısın.
Sen, imanı kâmillerin, bu üç günlük fani dünyada, gerçek yarısın
Ve sen, yazın temmuzunda, ulu dağların tertemiz karısın.
Sevgili Cumhurbaşkanım,
Sen, viyana kapılarına kadar, at sırtında giden, atalarımızın yeniden şahlanışısın
Sen rahmani yolcuların, gönül gergefinin en maharetli nakşısın.
Sen, hararet gideren, buz gibi berrak suların, coşkun akışısın.
Ve sen şerefsiz ve namussuzlara, kükremiş aslan gibi celalli ve haşin bakışısın
Sevgili Cumhurbaşkanım,
Sen, şanı yüce Yaradanın, bize gönderdiği, helal süt ile emzirilmiş en hayırlı insanısın
Sen, her metre karesinde, şehitlerin metfun olduğu ülkemin, ay yıldızlı bayrağısın
Sen, ülkemin bal yapmaktan yorulmayan, en çalışkan arısısın.
Ve sen, yazılacak tarih kitaplarının altın harflerle yazılmış ana fikri ve mukaddimesisin.
Sevgili Cumhurbaşkanım,
Sen, anlatılmakla, yazılmakla, bitirilemeyen, yirmi birinci yüzyılın çok şerefli siyasetçisisin.
Sen, herkesin hayran olduğu, bu yalancı cennet ülkemin, en babayiğit bekçisisin.
Sen, gülmeye hasret kalmış, gün görmemişlerin, en mutlu sevinç ve neşesisin.
Ve sen, bakmakla yükümlü olduklarının karnını, helal lokmalarla doyuran babaların çaba ve gayretisin.
Sevgili Cumhurbaşkanım,
Sen, yufka yürekli, gözü yaşlı, halden anlayan adam gibi adam olanlardansın.
Sen, yerin göğün sahibi yüce Allah’ı, her daim zikredip anansın.
Sen, on beş Temmuz'da beni ve ben gibileri mukaddesat ile kandıranların foyasını ortaya çıkaransın.
Ve sen, bizi sevmeyen,her ülkeye en korkulu gözdağını veren, ve suratlarına Osmanlı tokadını vuransın.
Sevgili Cumhurbaşkanım,
Sen, özü ile sözü bir, ya olduğu gibi görünen, ya da göründüğü gibi olansın.
Sen, her yerde, her daim kâinatın sahibinin ipine, aşk ve şevkle sımsıkı sarılansın.
Sen, yetmiş dokuz milyon bu ülke vatandaşının, huzur ve selameti için, seve seve yorulansın.
Ve sen, eşi benzeri olmayan, bu cennet ülkemi sevenlerin, gönlüne muhabbetle dolansın.
Sevgili Cumhurbaşkanım,
Sen, sadakat gergefinde, rahmani aşk ve sevdayı, ilmek ilmek, desen desen, mahirce dokuyansın
Sen, bir bakışla gönülden geçenleri hemen bir anda zahiren okuyansın.
Sen işini, işin kolayına kaçmadan yapanların, yardımına koşan, ve seslerini duyansın.
Ve sen, her hâlükârda, doksan dokuz esması olan, şanı çok yüce olan Allah’tan utanan ve korkansın.
Sevgili Cumhurbaşkanım,
Sen, ben ve ben gibi milyonlarca ülkemize meftun insanların, yufka yüreğinde sultanların sultanısın.
Sen, bu emanet can bu bedende durduğu müddetçe, düzenli nabız atışım ve sol yanımsın.
Sen, tarihin sayfalarına altın harflerle yazılmış şerefli ve asil atalarımın kemiklerini sızlatmayansın.
Ve sen, doğru ve dürüstlüğün, ok ve yayıyla, her attığını tam hedefinden vuransın.
Sevgili Cumhurbaşkanım,
Sen, deliksiz en şirin uykularım, sen soframda karnımı doyurduğum, en leziz, en helal taamlarımsın.
Sen, geleceğe dair en mutlu yarınlarım, ve sen insana cennet muştusu veren, anlatamadığım rüyalarımsın
Sen, insanı Ağustos ayının kavurucu sıcaklarında, gölgesinde yorgunluk gideren, asırlık çınar ağaçlarımsın
Ve sen, gönülden gönle giden, en muhkem yapılmış, seveni sevdiğine kavuşturan, köprülerimsin.
01/ Kasım 2016
Bu şiirimi çok sevdiğim, sevgili saygı değer çok kıymetli Yirmi birinci Yüzyılın Reisi Recep Tayyip Erdoğan’a ithaf ediyorum.
Kayıt Tarihi : 1.11.2016 13:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!