Sıradan bir salı sabahı, bulut ağladı. Gözyaşlarına dokunamadığım için kendimi suçlu gibi hissediyorum. Sesinden tanıdım, sesi çok hoştu ama tenime değmek isteyen damlalar beni ıslatmıyordu.
Sevgili bulut, ben böyle oluşumu böyle istediğim için böyleyim. Ama sen oluşumunu güneşe borçlusun, bu yüzden ağlarsın. Gözyaşın susamış hayatları yeşertir, hayat bulurlar gözyaşında. "Her esirin gözyaşından yeşerir yeni yaşamlar." Yaşam için gözyaşın ve güneş gereklidir, evet. Ağlamak yerine gülersen, güneş kavurur her yeri. Cok fazla gözyaşı birikir ve bu yükü taşımak zordur, bu yüzden ağlarsın. Hayır demek istediğimiz evetler, evet demek istediğimiz hayırlar vardır. Söyle bana bulut, hayat nasıl kazanılır? Ağlayarak? Gülerek? Çünkü ben ikisini de beceremiyorum, sana dokunmayı bile...
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman