Sana şikayet mektubum var adını kullanıp her köşede
Ben Atatürkçüyüm diyenlere..yarın senin senin Atam
Sonsuzluğuna kavuştuğun o gün var
O gün saat dokuzu beş gece ruhunu teslimin var Atam..
Senin ruhunla teslim olan teslimiyete de zorlanan bir ülke var Atam..
Şairlere köşe yazarlarına da birazda serzenişim var bu gün..
Sen bu ülkenin kurtarıcısı değil de içine sanki bomba koymuşsun Atam..
Demokrasiyi bilmeyen anlayamayan senin yaşadığın dönemin
Bir saniyesini bile bilmeyen onlara özellikle anlatılmayan o akademisyen denen
Kendilerine liberal damgasını vuranlar bu ülkenin acılarını yaşayamayan
Onlar var ya onlar Atam..
Şimdi düşman oldular ne yazık ki bileğimizi bükemeyenlerle
Onlara sevimli gözükmek için kendilerinden bile vazgeçtiler
Ne yazık ki evet kendilerinden vazgeçtiler
Bu topraklarda yaşamış hiç büyümemişler gibi..
Üzüldüğümüz bu ülkenin çocukları olduklarından
Onlara kurtuluşu tam anlatamayanlardan..
Teslim olduk bu gün ne yazık ki..
Onlar imzalıyor teslimiyet belgelerini UTANMADAN
Onur insanın ruhudur satamaz hiç bir şeye şeytana satanlar hariç
İnsan denen varlık demek düşünen demek akıl demek
Nerelerden nerelere geldik demek gençliğe hitabeyi
Hiç unutmadan anlamak ezberlemek demek..
Ve insan demek yaşam demek tüm canlılarla birlikte yaşamak demek..
Vatanını sevmek topraklarında yaşayanları sevmek
Ülkü birliği amaç demek..
Dilini bağımsızlığını sevmek özgürlüğü sevmek tek bayrak altında
Ve insan demek teslim olmayan adam gibi mücadelesine devam eden
Yaşayan..yaşayanlara umut vermek teslim olmamak asla
Vatanın bir parçası gibi kendini görmek.
Ülkesi için canını vermek..
Kayıt Tarihi : 9.11.2009 21:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
10 Kasım..
hissedileni yansıtması bakımından başarılı şiir,biraz nesre doğru kaysa da.
Bu gün özelliğine ben de şiirimi eşlik etsin diye bırakıyorum yoruma.
sevgiyle...şiirlerle kalın
ATEŞTEN TOPLAR DÜŞTÜ BAĞRA
vururken saat son tiktağını
kanadıyla saramadı dünya acıyı
sözün büyü(sü)cüsü mavi ışık sönmüştü
dünya değirmeninden uçup gidemeyen
kanadı kırık, ürkek güvercinler kaldı arkada
soldu cennet bahçeler
sarı sıcak zaman durdu
durdu dünya
uğultusundan başka bir ses duyulmuyordu
ağlıyordu gökyüzü, hıçkırarak ağlıyordu…
aralık kalan kapıda
bir heykel kadar taştı manâ
yaşanacak ne çok şey vardı oysa !...
hiçbir dudağa değmesindi artık yaşam
kasvetinde çıldıran günü
bir tabanca sesiyle susturdu !
şimdi, beraber çıkacaklardı han kapısından
oluk oluk taştılar
acı seslerin rüzgârıyla
günden, kara geceye doğru aktılar
aktı / ak bir çarşafın altında
ölmeyecek…
uğrunda ölünecek ADAM !
gidiyordu, kağnı ayaklar ile
mecâlsiz eller üstünde
teni yakan
ateş topları patlıyordu dört bir yandan…
er geç gidilecekti ya
“her ölüm erken”di
lâkin bizim için bu ölüm, en erken idi !...
(…gelebilsen yeniden Samsun’dan gür sesinle…ne çok ihtiyacımız var SANA bir bilsen !…)
Hâdiye Kaptan
YAŞATACAĞIZ.
Saygımla
TÜM YORUMLAR (4)