SEVGİLİ
Bu kentin caddeleri kaldırımları ve hatta sokak lambaları kanla karanlıkla zırhlanmış üzerimize yürüyor sevgili …
Yalnızlık prangalarında bir halkaysak eğer korkma sevgili bu kentin çıldırtıcı boğdurucu rüzgarlarından. Ateşin ortasında birbirine kenetlenmiş çift bir kelebek gibi bir muştuyla yaneriz yangınları kara...nlıkları …
Karanlıkların en delisini gözlerinin dolunayında yakarız, Koy başını göğsüme sus konuşma yalnızlıksa, acıysa, kansa, intiharsa, faili meçhul ölümlerse bu kentin caddeleri kaldırımları, havası korkma sevgili bizde aşkın; toprağı çağrısı ve diliyiz. Hem ateş yakabilir mi çıplak toprağı künyemiz bellidir artık.
Aşkın öz hamurundandır parmakların, değdiği her toprak Bülbül’ün Gül’üne gebe …
Harabe şehirlerin kirli karanlığındaki çocuk yüzlerinin kıvrımlarında keskin hançer yaraları, o çocuklardan biri de benim o kirli yüzlerden biri de benim yüzüm sevgili …
Bir dokunsan diyorum sevgili çocukların yüzlerine güneşe hasretini giderse güller …
Yorgun Türkülerde, ‘’Yorgun Şiirler’’de, ve Yorgun Şair’lerin sevdaya banmış mürekkeplerinden sözcüklerden başka gönlümüzün sarf edeceği hiçbir sözcük dağarcığımız yokken bu İntiharların Kara Türküsü ne diye şimdi sevgili…
Kırılan, intihara sürüklenen siyah beyaz desenlere sarılmış yılanların gövdeleridir; bizim sözcüklerimiz değil, sevgili …
Hayatın karanlık dehlizlerine karşın ellerinde karanlığı karın parıltısıyla değiştiren karanfil kokan parmakların var sevgili..
Bu kentin caddeleri kaldırımları karanlığa bürünmüş koca karı gömleğini giymiş, biz beyazlara bürünelim; künyemize bürünelim, yıldızları haberdar edelim bizleri izlesin karanlığa karşı hep biz onları izleyecek değiliz ya sevgili …
Usul usul dokun bastığın her yere ki bastığın her yer adınla anılsın aşkın gülleriyle nakışlansın gözlerini aydınlatan sokak lambaları …
Sesinin yankılandığı her karanlık, her cadde, her kaldırım taşı, her palmiye ağacı ve her zaman dilimi aşkla selam versin gözlerine …
Sabah Ezanları’nın heybetiyle sonsuzluğu alkışlayan kalbimizin çığlıkları sarsın dünyanın karanlığa örtünmüş yüzünü…
Hani ses versen bitecek; bu işkence, bu intiharlar, cehennemi görmemişken henüz bu cehennem azabı, bu yalnızlıklar…
Bu caddeler bu kaldırımlar bu kalabalıklar, bu karanlıklar yine aynı türkümüzü besteleyecek yine aynı şiirimizi okuyacak …
Ve karanlık korktuğumuz ecel celladı değil aydınlığa, sonsuzluğa yeni ufuklar çizen gül muştusu olur sevgili …
Künyemiz; sonsuzluğa asılı umut dallarındaki aşk …
İnsanların kendi elleriyle düşünceleriyle yarattıkları bütün doğa tanrıları künyemizin önünde diz çöker …
Kırılan ölen yalnızlığa itilen hor görülen karanlıktır,; bizim ölümsüzlük okyanusuna bandırdığımız hakikati yaratıcımızın ulvi kudretini selamlayan sevdamız değil sevgili …
Erol Saner Melekçe'den 16,04,2011
Kayıt Tarihi : 19.4.2011 10:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!