Ölüme üç çeyrek varmış gibi, hislerin peşindeydi...
Karşısındaki dağın zirvesine dikmişti gözlerini... Kıvrıla kıvrıla sadece bir araç geçecek genişlikte bir yol uzuyordu, dağın zirvesine doğru...
Düşüncede zirveye limit tırmanışıydı bu ve sonra uzaklara, çok uzaklardaki bakışlara zirveden bakmak beklentisiz bir özlem gidermekti belki de...
Kaç yılların ardındaki uzak bakışları gözbebeklerinde hissetmek...
İnce bir kırık yaralanması bu sanki, bileği kırılmış ve yazamamış gibi hisler çöküyordu içine...
Rüzgâr sersemliği bu, sanki dönüşen düşünceler çıkmazlarında bel bükmek...
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla