Uyanmadan rüyalardan gerçeğe
Göremedim çirkinliklerin yüzünü.
Bilseydim toplarmıydım silahlarımı,
Paydos dermiydim savaşlara.
İmzalarmıydım kararnameleri?
Af edrmiydim aşk katillerini,
İnanırmıydım yalancıların,
Yaşamı cehennem eden cennetine.
Sen varsın diye, yok saydım düşmanlıkları
Beyaz mendilleri verdim rüzgarlara,
Seni sevmek adına uçurdum,
Mavili barış güvercinlerini,
Bilseydim göçeceksin, terk edeceksin
Yakmazmıydım yanar dağlarımı?
Taş üstünde taş, koyarmıydım yer yüzünde,
Koparmazmıydım, kıyametleri
Kırmazmıydım, gönül faylarımı
İhanetlere, salmazmıydım depremlerimi
Senden sonra, ne anlamı vardı,
Yer kürede yaşamanın.
Hayatımı sana eşitlemişim
İki kere ikinin dört ettiği gibi
Ne gecelerde, mehtabın aydınlığı,
Ne de sabahlara, güneşin doğması gerekli değil
Yokluğunun kokusu, sarmışken dünyayı
Sokak lambaları, ışıklara küsmüş
Gelip geçtiğin yollar, karanlıklara kalmış
Mevsimler bile tersine dönmüş
Mayıslarda hazan,
Temmuzlarda, zemheriler var
Gel be artık gülüm, dön artık
Baharın ayları geldi
çala bademler uç verdi
Nar'ın kızıl orkidesi coştu
Kara kışı gömdü, mayıs güneşi
Sahiller maviye boyandı,
Bağlar yemişe donandı
Dallar salkım saçak, gel be artık
Pişmanlığa dönmesin barışlar
Seninle olsun sonsuzluğa varışlar
Kayıt Tarihi : 30.11.2008 13:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!