Bu seferde gözlerimizden hiç yaş akmamış olsun, bu seferde sevda yüreğimizde hiç iz bırakmamış olsun, şimdi sesi kısılmış bir şarkı gibi, karartılmış bir ekran gibi, sevgi hiç parçalanmamış olsun isterdim yüreklerimizde,
Kehribar kokuları dökülen bir akşamüstü gibi, eşkıyaların azgın mermilerinde can veren eylül akşamları gibi, hayatta anlamını arayan bir kelebeğin avuçlarda can vermesi gibi, sen de sevin sevgi, sen de sevin acı.
Kaldır başını önünden ve sevin, çocukların gözlerinde göreyim sevincinin pırıltısını. Güneşin soluğunu hissedeyim. Karların beyazı gibi ışılda, kır çiçekleri gibi kok, gecenin bağrında yıldızlar ol, ol, Saksıda çiçek ol ama sevinen bir çiçek ol.
Kaf dağının eteklerinde perilerin olmadığı bir yaşamın pınarlarına ayaklarımı sokuyorum şimdi. Yükseliyor başım, yükseliyor, dalından bir meyve gibi kopartılacak o başım…
Bir türlü sabah olmayı bilmez
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar, ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık



