Köyümüzün en güzel kızlarından olup, daha onaltı yaşlarındayken benden dört yaş küçük tek kardeşimle anlaşmaya başladılar. Heriki ailenin de uygun bulmasıyla nişanlanıp, kardeşim askere gitmeden de evlendiler.
Daha birbirlerine doymadan kardeşimi askere gönderip, anamlarla yaşamaya başladı. Yaşı küçük olmasına rağmen öyle becerikliydi ki; hayvanları da olan köyevinin her işini bitirdikten sonra da bağ bahçe işleriyle uğraşıp, üstelik bir de benim kızıma baktı.
O zamanlar bebekler için hazır birşey bulunmaz da herşeyi kendimiz hazırlandık.
Mendil, kundak, bebek bezi gibi şeylerin hepsinin kenarlarına tığ işi yaptı, sırtına bindirip gezdirdi, tuvalet eğitimi verdi, yedirdi, içirdi...Anlayacağınız, bir tek doğurmadığı kaldı.
Kardeşim askerden gelip de üç sene geçinceye kadar hamile kalmayınca ailelerde bir telaştır başladı, "tek oğlumuzun ocağını tüttüren olmayacak "düşüncesiyle hacı, hoca, yatır, doktor... demeyip gezdirmeye başladılar.
Geçenlerde bahsettiğim şairin memleketine gitmeden önce yediği haltlardan birisini daha öğrendim de, az kalsın küçük dilimi yutacaktım arkadaşlar.
İnanın bu kadar alçalabileceğini, ya da aklını kaçırdığını asla düşünmezdim.
Yaşadığım yerde benden iki yaş küçük bir hemşehrim var. Çok gençken daha çocukları bile olmadan trafik kazasında aniden eşini kaybettiğini öğrenince hafızasını kaybetmiş. İki senesini hiç hatırlamıyor. Sonraları bir arkadaşının önerisiyle benim yaşadığım yere gelmiş.
Kocasından çok az maaş bağlandığı, evi de olmadığı için geçinemiş de, senelerdir bakıma muhtaç olan hastalara bakıyor. En son bakmakta olduğu hasta da, 81 yaşında Almanya’dan malulen emekli olmuş, şeker, tansiyon hastalığının yanı sıra idrarını bile tutamayan, "çocuk gelinim ben, oyun oynadığım yerden getirip de yaşlı bir adama verdiler" deyip deyip iç çekerek durmadan ağlayan, stresten ellerini yırtarak kanatan bir kadın.
Hayat Dersi
Geçen yıl, yapayalnız deniz kenarında oturmuş el işi yapıyordu.
Biz de, bende misafir olan kankamla dolaşmaya çıkmış ve kendisine;
-kolay gelsin teyzem, ne güzel olmuş, bu yaşta durmadan üretiyorsun maşallah.
Kendimce başarılı bir hemşireydim. Hastalarım hep memnuyetlerini belirtirlerdi.
Yirmiiki sene devlet memuru olarak hemen her serviste çalışarak 1999 senesinde emekli oldum.
Daha sonra da senelerce bakıma muhtaç olan ana ve babama baktım.
Sanki dünyaya hasta bakmaya gelmiştim.
Anacığımı kaybettikten sonra da çocuklarımın önerisiyle küçük bir sahil kasabasına yerleşerek kafamı dinlemek istedim.
Bir arkadaşımla birlikte güzel İzmir'imin yüzüncü yıl kutlamaları için Aliağa 'ya kadar gidişimizi "TIMARHANEDEN İNSAN MANZARALARI" başlığı altında daha önce anlatmış ve altına da devam edecek yazmıştım.
Aliağa'da otobüsten indik, izbanla devam edeceğiz. Aslında direk giden minibüsler de var da, artık atmışbeş yaşımızı doldurduğumuz için ücretsiz tarifeden faydalanmak istedik. Madem ki böyle bir yasal hakkımız var ve hayat çok pahalı, bu yasal haktan neden faydalanmayalım ki diye düşündük haklı olarak.
Gel gelelim, izbana inip çıkmak mesele...her durağa asansör veya yürüyen merdiven yapılmamış. Bizden daha yaşlı ve kilolu insanların, eşyası çok olanların işi pek zor. Madem ki böyle bir hizmet veriliyor, bunların da düşünülmesi gerekirdi bana göre.
KRAL ÇIPLAK
Her insan yaptığı seçimlerin, uyguladığı davranışların sonucunu yaşar.
Bazı yanlış seçimlerin de telafisi mümkün değildir Ömür boyu ahh çekmemize neden olabilir.
Seçimlerinmzi yaparken enine boyuna iyice düşünmeli, hatta kılı kırk yarmalıyız.
Bu kişisel seçimlerde de, toplumsal seçimlerlerde böyledir, değişmez.
İran 'da, Mahsa Amini'nin ahlak polisi tarafından öldürülmesinden sonra sokaklara dökülen, saçlarını keserek isyan eden kadınların yanındayım.
Haklı mücadelelerini çok önemsiyorum ve destekliyorum.
Allahın gönderdiğini sandıkları dinlerin erkek saltanatı olduğunu bilmeyen kadınlarımızı da uyarma gereği duyuyorum.
İran kadınlarından ders alın, hem kendinizi, hem de gelecek nesillerimizi ateşe atmayın lütfen.
Faysde sevgili arkadaşım Melahat Çetinkaya 'nın kurduğu ve yönettiği Yakamoz Şiirler adında bir gurup var.
2015 yılıydı, arkadaşım messengerden bana. ;
"Kızım doğum yaptığı için gurupla ilgilenemiyorum, bir müddet gurup yöneticiliği yapabilir misin" diye yazdı.
"Ben o işlerden anlamam" deyince de detaylıca anlattı, gurubu yönetmeye başladım.
Güzel İzmir'imin kurtuluş törenlerine katılabilmek için bir arkadaşımla birlikte saat 14.30 da Aliağa' ya kadar gidecek olan Dikili ESHOT otobüsüne bindik. Otobüste oturacak yer olmadığından dolayı aradaki boşlukta, ayakta gidiyoruz.
Çıkış durağında da kucağında köpek yavrusu olan bir kadınla birlikte bir de adam bindiler otobüse. Kadın şoföre yakın yerde ayakta, adam da ortada bize yakın yerde ayaktalar.
Kadına yakın yerde ayakta duran adamlardan birisi sol ayağını karşıki koltuğun kenarına uzatmasıyla birlikte yanımızdaki adam;
"Çek ayağını oradan hayvan herif, iki tane kadının arasına ayak mı uzatılır, onların birisi benim karım, resmen tecavüz bu yaptığın" diye bağırmaya başladı.
Yıl 2015, Aralık ayının otuzu, gece yarısıydı ki telimi çaldırdın "çatıda indim otobüsten" dedin.
Ben de çatıya taksi göndermiştim seni alması için.
Taksi şoförü arayıp "burada kimse yok abla " deyince çok şaşırdım.
Sonra senin telefon numaranı verdim şoföre, seni aradığını, bulunduğun yerin gelmen gereken çatı değil de başka bir şehrin çatısı olduğunu söylemişti.
"Buralara ilk defa geliyor, bilememiştir, gidip alın gelin " dediğimde;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!