Sevgi, nefret,
Babasını o kadar çok seviyordu ki.
O kadar çok.
Babası neden hoşlanmasa o da hoşlanmazdı.
…
Futbol taraftarıydı.
Ta küçük yaşlarda çikolatayla takım tutulmuştu.
Takımının başarıları karşısında sevinmiş, başarısızlıklarında takımını suçlamamış, ya diğer takımı, ya da hakemi suçlamıştı.
Böylece kendini rahatlatmıştı.
Aslında düşmanlıklarının temelini de duygusal zemine oturtuyor du.
…
Egemenler de onun neyi sevip sevmeyeceğine karar vermiş.
Böylece onun bireysel sevgisini neye yönlendireceğine, neyi sevip sevmeyeceğinde karar vermişlerdi.
…
Şimdi size bir soru sevgi mi nefretten doğar, yoksa nefret mi sevgiden.
…
Nasıl bir insan diğer bir insanı sevmez.
Hala anlayamadığım.
Yanıtını da bulmakta zorlanacağım bir soru.
Evet, yanıtlamakta çok zorlandığım bir soru.
…
Geçmişte savaşların, ülkeleri, imparatorlukları devletleri, aşiretleri karşı karşıya getirmesinin bıraktığı mirası yaşamak zorunda mıyız?
Dünya aydınlığa, değişime, dönüşüme giderken.
Hala neden diye sormuyoruz muyuz kendimize.
Neden ben diğer ülke halklarına düşman yetiştiriliyorum.
Neden sevgi benim kişiliğimde parçalanıyor.
Neden bende sevgi, nefrete dönüşüyor.
Birileri meydanlarda, birileri şarkılarda, birileri yazılarında sevgiye davet ederken bütün insanlığı niye ben bütün bunları reddediyorum diye sormuyor musunuz?
…
Daha on yedi yaşlarında, iken bir arkadaşım şunu söylemişti.
Babam adalet partili arkadaş.
Bende adalet partiliyim.
Babasını o kadar çok seviyordu ki babasını kırmamak uğruna diğer partileri tanımayı dahi istemeden partisini babasının adına belirlemişti.
…
Aynı olayı biraz daha ölçeğini büyüterek konuşalım.
Ülkesini o kadar çok seviyordu ki.
Bu sevgiden dolayı diğer ülke halklarına kuşkuyla bakıyordu.
Tamam, bunda güven duygusu, belirsizlik, şüphecilik, yeteri kadar tanımama.
Diğer bütün durumları sıralayabiliriz.
Ama karşındaki insan.
İnsan.
İnsan nasıl diğer bir insana düşman olabilir.
Anlamak olası değil.
…
Aydınlanan dünyada insan sormaz mı kendine neden ben diğer bir ülke, o ülkenin insanına düşmanım.
Kokladığımız koku aynı, aynı bulutu gördüğümüzde hepimizin duygusu aynı.
Nedir bizi bize ayrı kılan.
…
Beyaz karanfiller zamanıdır dost artık.
Dostluk zamanıdır.
Beyaz güvercinler zamanıdır.
Aynı tencereden beraber sevinçle lokma alma zamanıdır.
Başkasının lokmasını saymadan.
Dünya artık geçmişten kalan tabularla birbirine düşman olan insanları iyileştirme programına almalıdır.
Sevgi zamanıdır artık dostluk zamanı.
Birbirini tanıma.
Dünya tek.
İnsanlık ailesi de tek.
Allah kimseyi diğer bir kimseden üstün, farklı tutmamış.
Allah her kulunu aynı derecede sever.
Allahı öne sürerek hiç kimse diğer insanlara düşman olamaz.
Memleketi bahane ederek diğer ülke halklarına da düşmanlık ilan edemezseniz.
…
Şimdi soruyorum.
Hangi din insanı sevmeyi yasaklayabilir.
Hangi din benden olmayan dinden insanlar sizin düşmanınızdır diyebilir.
Hangi siyasal görüş diğer siyasal görüşe sahip insanları sevmeyeceksiniz diyebilir.
Hangi kültür benim kültürümden olmayanı reddedeceksiniz diyebilir.
Hangi lider evet arkadaşlar benim emrimdeyseniz sev dediğimi seveceksiniz sevme dediğimi sevmeyeceksiniz.
Soruyorum.
Ananınızın babanızın şu insanları sev, bu insanları sevme.
Doğanın sırrı sevgidedir.
Sevginin hızı ışık hızından daha hızlıdır.
Milyarlarca ışık yılı uzakta olsa sevdiğiniz biri sevgi ona ulaşır.
Bu hızı kim durduracak.
Dinler mi, siyasal görüşler mi, liderler mi?
Eğer bir oluşum sevgiyi insanı, doğayı yasaklıyorsa, o oluşumun içinde bulunanlar şunu sormalılar.
Ben nerde bulunuyorum.
Ben doğru bir yerde mi bulunuyorum.
…
Sevgi doğanın temelidir.
DNA’sında sevgi saklıdır.
Yaşama sevgi değer, anlam, önem katar.
Sevgiyi yasaklarsanız, nefret doğar.
Nefret tamir edilemez bir ruh hastalığıdır.
…
Tabii ki, olumsuz, kötü, eğitilemez, yaşamını kirli temeller üzerine kurmuş insanı da sevin demiyorum.
Sadece sınırlarınızın dışında yaşayan sade kendi halinde bir zeminde, sizinle aynı zamanda yaşayan bir insanın suçu nedir.
O neden sizin nefretinize uğramaktadır onu anlayamıyorum.
…
Şimdi Almanya’ya dönelim.
1920’lerden sonra gelişen kendini abartılı, aşırı, herkesten, her şeyden çok daha fazla sevme, kendini yüceltme, kendini kutsal sayma duygusu düşüncesi, Almanya’nın artı değerinin kontrol edilemez boyutlara ulaşmasıyla diğer ülkelere saldırı nedeni olmuştur.
Diğer insanlara, diğer ülkelere, diğer halklara düşmanlığı nefreti doğurmuştur.
Bu nefretin dünyaya bedeli kırk milyon ananın yüreklerinde ki acıyı ölene kadar taşımaları olmuştur.
Bu aşırı sevgi, bu aşırı nefreti doğurmuştur.
İnsanlık tarihi bu gibi kara lekelerle doludur.
Ya bütün insanlık sevilecek, ya da hiç.
Ben bazı insanları severim, diğer insanları demek Allah'ı inkâr etmektir.
Tanrı’nın hiçbir kulu arasında fark yoktur.
Bir ülke geleceğin ülkesi olacaksa, sevgiyi anayasasının temeline oturtmalıdır.
Dünya anayasalarının ilk maddesi, insan olmalıdır.
İnsan en temel değerdir.
Bütün dünyadaki faaliyetler bütün insanlığın mutluluğu, huzuru sağlığı esenliği, aydınlığı demokrasisi, eşit paylaşması, üzerine olmalıdır.
...
12 Eylül 1980.
Öncesinde, sevgiyi farklı öğrenmiş, daha doğrusu farklı öğretilmiş Anadolu gençliğinin bir kısmı diğerlerine nefret ederek bakıyordu.
Her gün o nefret edilenlerden on beş yirmi genç sokaklarda, uykularında, evlerinde, kahvelerde öldürülüyordu.
Bir siyasi görüş o kadar derin sevdirilmişti ki.
Diğer siyasi görüşler ise bu sevginin karşısında yer aldıkları için nefreti de beraberinde getiriyordu.
Olan ülkeye oluyor.
Olan Anadolu gençliğine oluyor.
Derin onulmaz yaralar açılıyordu ülkenin bağrında.
Bir yanda şu nedenle ülkesinin sorunlarını çözecek olan gençliğe karşı bir başka gençlik.
Daha dün anaları babaları aynı kentlerde, aynı fabrikalarda, aynı mahallelerde aynı sınıfın bütün zorluklarını yaşıyorlardı.
Şimdi ne oldu da birbirine düşürüldü çocukları.
Evet, bir yanda bir kurtuluş reçetesi, buna bağlı kitlelere bunu seveceksin deniliyordu.
Bunu sevmeyenlerden de nefret edeceksin, diye öğretilince.
Diğerlerine de aynı şablon uygulanınca.
Sevgi nefret sokaklarda ölüme dönüşüyordu
…
Sevgi, nefret ikilemine dikkat edelim.
En temel insanlık değeri insanlığı sevmektir.
En temel değer insandır.
İnsanı, insandan uzaklaştıran her duygu adına sev, sevgi, sevmek aşk, sevda deyin ne derseniz deyin dostlar sizi diğer insanlardan uzaklaştırıyorsa, ayrıştırıyorsa, ötekileştiriyorsa bir gözden geçirelim mi bu sevgimizi.
Sahip olduğumuz değerler yarattığımız değerler değildir.
Bize kalanlardır.
Kalanlar size sevgiyi mi emrediyor.
Yoksa nefreti mi?
İnsanlığın bir gün nefret duygusundan uzakta tek yürek, olacağı an uzak değildir.
Tek yürek dünya özlemim.
Kayıt Tarihi : 20.10.2009 23:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!