Saat 20.45 çalınan aklımı taşıyan başım ayaklarımı hala eve götüremedi çaresiz ve yorgunum dalgın dalgın yürüyorum sanki hedefi kaybolmuş bir aşk yolcusuyum bir sevda yolcusu yürüyordu benden önce acaba yakalayıp bir şeyler sorabilirmiyim diye ararken iki gündür kaybettim izini ben demimi alamazken o kimbilir hangi demdedir şimdi.
eğer gözlerini demleyip yüzündeki yaşları o demle içiyorsa acıları bardak bardak şekersiz ve de tatsız tadıyorsa o tadı fazlasıyla tatmak istiyorum şu an tattığım tadın eksiğini hatta ve hatta sıfır oranına düşmüş olmasını dileyerek
Keşke dileklerim yerini bulsada sevda yocusunu uçursam sevdasına eğer kapıları kapalı değilse o kapının önünde kıskanç sevgimi keskinleştirip o an kurban edip kendimi alnına bir damla kanımı sürüp güle güle sevdasına yandığım ey sevdalım diyebilsemmmmmm.
Ahhhh diyebilecek cesareti kendimde bulabilsem uçardım o zaman kanatlarım kırık ta olsa acısını kalbime ilaç yapıp deşerdim yarayı kurtlara teslim ederdim yem ederdim bitiremeyecekleri bir bedeni o bedenin çektiği cermeyi ve de usanmayacağı çileyi.
Çile yumağımı saran yumak yumak beden denen tezgahıma dizen o sevda işçimi unutacağımı düşünenler yanıldıklarını bilmeden hala üstüme göndermenin ne kadar faydasız olduğunu hala çözemediler çözmek isterken de kördüğüm olmalarını istemeyecek kadar kör düğüm biri olduğumu anlasınlar artıkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk.
Anlasınlarda sevgisiz yaşayan sevgiye düşman düşünceler beni sevgi mabedimde rahat bıraksınlar sevgiyi karşılıksız yaşasamda.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta