'Günlerden pazar.Evde temizlik günü.Çamaşırda yıkanmalı, pazartesine her şey hazır olmalı.'Diye düşünerek kahvaltıyı yapıp,çamaşır sepetlerini kızımla yüklenerek çamaşırhanenin yolunu tuttuk.Çamaşırhaneden içeri girdik.Girmemle arkama dönmem bir oldu.Gayri ihtiyarı...
Yavru bir sincap,çamaşırhanenin camlarını tırmalıyor. Sanki 'beni içeri alın.' der gibi.Kızımla ikimiz birden elimizdeki sepetleri yere atarak hemen dışarı fırladık.Kızım bağırıyor;
-Anne ne olursun yakala! Bir kerecik dokunayim! Ne olursun!
-İyi de,sincap kendini yakaltır mı kızım? Dedim.
Dedim de,dememle birlikte dizlerimi kırıp eğilmem bir oldu, sincaba doğru.Öylesine titriyordu ki anlatamam.'Zavalli çok korkmuş olmalı yada hasta olmasın? 'Diye düşünerek elimi uzattım sincaba.Bir iki adım benden ileriye kaçtı.Kızım;
-Anne ne olursun yakala! Diye,heyacanla bağırıyordu.
-Sakin ol annem.Bekle hele.Zavallıyı korkutma daha fazla.Sessiz ol ki,bende yakalayabileyim.
Usulcacıktan işaret parmağımı sincabın başına doğru uzatıp,tek parmakla sıvazladım miniği.Baktım kaçmadı.Bu sefer,sırtını sıvazladım.Sonra elimi usulca üstüne koydum.Tırtır titriyordu garibim.Parmaklarımla usulca kavradım,ürkmesin diye.Diğer elimle okşamaya başladım.Sanırım anladı ki benden zarar gelmeyecek,bıraktı kendini ellerime,itiraz etmeden...Aldım, ayağa kalktim.Oksadım bir müddet.O bana iyice güvenince,kızıma;
-Hadi dokun bakalım,ama usulcacıktan.Canını yakmadan,korkutmadan.Dedim.
Oda benim gibi önce başını tek parmağı ile sıvazladı sonra sırtını sıvazladı.tüyleri harika parlıyordu.
-Anne ne kadar şirin değil mi? Dedi.
-Evet çok şirin.Dedim.
-Anne ne olur sincabi alıp eve gidelim.Onu besleyelim.Ne olur,bütün sorumluluk benim.söz sana! Ben bakacağım ona.Her şeyini ben yapacağım.Söz! Ne olur anne? Diye, yalvarmaya başladı.
Hayvanlara pek düşkündür,benim cadıcık...İlk hayvanı tavşan olmuştu.Tavşanı biraz büyüyünce ormana bırakmıştık.Onun da bir aile olsun diye.İkinci hayvanı, muhabbet kuşları oldu.İki taneydi,Yeşim'le Maviş...Önceleri çok ilgilenmiş,hevesi geçince gerekli özeni göstermez olmuştu.Bende onları başka bir aileye vererek cezalandırmıştım kızımı ve bir daha istediği hiç bir hayvanı almamıştım.Bir defasında, kaplumbağa beslemek istedi,almadım.Sonra hamsterlara taktı.Onlarıda almadım.Şimdi de sincabı görünce hevesi yeniden kabardı.Gerçekten çok sevimliydi,bu minik yavru.Bende hayvanlarla büyümüştüm.Çok severdim onları.Çocukluğum benden iki yaş küçük kardeşim ve benle yaşıt köpeğim Atomla birlikte,ağaç dallarında sincap,kaya başlarında keklik kovalamakla geçmişti.Bir defa sincap yakalamak nasip olmuş,keklik ise defalarca yakalamıştık.Birden o günler gözümün önünden şerit gibi geçti.Özlem; Yüreğim de bir sizi oluşturdu.Kızıma 'yok' diyemedim.
-Tamam. Hadi eve götürelim. Dedim.
Çamaşırı, çamaşırhanede unuttuk biz,eve geldik ve hemen bir kutu bulup,sincabı içine koyduk.Bizim sincap sus pus..Gözlerini kocaman açmış merakla bize bakıyor.Ama gözlerde güven var sanki.Yoksa o dakika eve dalar ve biz onu asla yakalayamazdık.Kızım hemen;
-Anne ne yer? Diye sordu.
Cevap vermeme fırsat bırakmadan,biraz ekmek parçası koydu önüne yavrunun.Bizim ki koklamadı bile.Ben;
-Ceviz yer kızım. Dedim.
Kostu hemen,ceviz kavonozunu bulup,bir avuç koydu önüne.Minik zavalli,onada hiç dokunmadı.Şaşırdım...Bir müddet izledik onu,oda bizi tabiiki...Sonra birden çamaşırlar aklıma geldi.Dedim ki kızıma;
-Ben çamaşırları makinaya atıp geliyorum.Sakın evin içine kaçırayım deme.Dedim.
Hemen çabucak makinaya doldurdum çamaşırları,çalıştırdım. Koştum eve...
Geldim ki ne göreyim,bizim ki poz veriyor kızıma.Kızım ha bire resmini çekiyor.Birde önüne şu koymuş.Birazcık şu içmiş bizimkisi başka bir şeye dokunmamış.
-Anne,su içti biliyor musun? Galiba susamış zavalli.Dedi.
-Öylemiiii? Dedim.
-Evet.Dedi.
-Anne bunun adını ALVİRE koydum. Demez mi benimkisi.
Gülümsedim...
Hemen sahiplendi yaramaz,küçük sincabı.İsim bile buldu oracıkta.
Ama nasıl hayran bakıyor kızım minik sincaba,gözleri sevgiyle dolu dolu...
Arada bir sırtını sıvazlıyor,sincapcıkta hiç kaçmıyor...
Telefonla bir arkadaşı aradım,onunda çocukları var,gelip sincabı görsünler diye.Çocuklar yolda çok görüyorlar, bu hayvanları ama yakından görmek ne mümkün.Zıp zıp zıplayıp hemen kaçıyorlar.Dedim belki bir anı olur onlar içinde,gelip görsünler.Arkadaş sincabı yakalamanın yasak olduğunu söyledi.Hemen dışarı çıkar.Şikayet felan ederler sonra başın belaya girer diye uyardı.
Bende sincabi koyduğumuz kutuyu alıp,indim bahçeye.Kızım da peşimden.
-Anne ne olur evde kalsın,ben bakarım ona.Deyip,yalvar yakar oluyordu.
Durumu izah ettim...
-Yavrum hem yasakmış hemde bu hayvanlar evcil değil.Karnını doyuralım sonra kalırsa bahçede bakariz.Dedim.
Mecburen boyun büktü bizim cadı.Mahsun mahsun sonra koşarak eve girdi.
Bahçeye inince bizim Alvire de başladı,güzelim cevizleri yemeğe.Hemde nasıl yiyor bir görseniz.Çabuk çabuk,kıtır kıtır...Ön iki ayaklarının arasına alıyor, ceviz içlerini kıtır kıtır indiriyor mideye.Fırsattan istifade edip çamaşırlara bir koşu bakıp geri geldim.Bizimkisi aman ne açıkmış.Aman ne açıkmış...Bir avuç cevizi indirmiş mideye.Hemen koşup bir avuç daha ceviz getirdim.Dizlerimi kırarak iyice eğildim ona daha yakın olmak için.Önce bana başını kaldırıp şöyle bir baktı.Boncuk boncuk minik gözlerle...Sonra arka ayaklarının üstüne dinelip,iki ön ayakları ile sanki bir insan gibi ellerini göhsünün üstünde birleştirdi.Daha sonra bir elini uzatıp bana baktı.Gözlerinin içine baktım. Sanki bana 'elini uzat.' der gibiydi.Uzattım elimi,tuttum o minicik eli usulca.oda diger eli ile tuttu parmaklarımdan,sanki şükran duyan bir insanin el tutuşu gibiydi.Sonra avucumu açtım.
Atladı elime.Baş parmağımı usulca dişledi.Sanki elimi öpüp teşekkür edercesine.Yada test ediyordu,yenilecek bir şey mi diye.Gülümsedim...Avucumun içinde kendini güvende hissediyordu sanırım.Yasladı basını parmaklarımın arasına.Uzunca bir süre bakıştık,göz göze...Sonra dedim ki Alvire;
-Sen kal burda.Ben hemen geliyorum.Sakın bir yere gitme.Deyip,kutunun içine koydum.
Yürüdüm çamaşırhaneye doğru.Bir ara ne yapıyor diye arkama döndüm ki ne göreyim.Bizim minik gelmiyor mu peşimden...
Koştu geldi ayaklarımın arasına girdi,sanki bir kedi yavrusu gibi dolanmaya başladı.Üstüne basmayayım diye korkarak bekledim.Keşif yapıyordu ellaham.Ayaklarıma süreleniyor vede beni kokluyordu.Çok şaşırdım.Eğildim.
-Hadi sen kutuya don.Ben hemen geleceğim. Dedim.
Yeniden yürüdüm.Oda yürüdü benle beraber.Hatta benide geçti, biraz ileriye kadar da gitti.Çağırdım.
-ALVİRE gel buraya, gitme. Dedim.
Cömeldim.Sanki beni anladı.Kostu, geldi geriye.Terliğimin üstüne çıkıp,başladı bağcıkları koklamaya,birazda dişledi elbet.Sanırım tat alamadı ki vaz geçti.Sonra paçalarımdan tırmanmaya başladı.Sanki bana 'beni kucağına al' der gibiydi.Eğildim,elimi uzattım, sıçradı avucuma.Biraz daha okşadım.Öyle masumdu ki,öyle tatlı öyle şirin bir şeydi ki...
Ayağa kalktım.Bir gürültü duyup başımı çevirdim.Yoldan araba ile geçen bir çift,durmuşlar,hayranlıkla bize bakıp gülümsüyorlar.Bende onlara gülümseyerek selam verdim.Konuştuk..Şincabın peşimden geldiğini görmüşler ve dikkat kesilmişler ne yapıyor diye.Hayret ettiklerini söylediler.Bende;
-Sevgi ve iyiliğin gücü; güveni doğuruyor. Dedim.
Birden bu sözü,bir arkadaşımın sayfasında okuduğum aklıma geldi.Gülümsedim,okumanın yararına...
Hayretle,gülümseyerek ayrıldılar.
Hayret edecek ne vardı ki, sevgi daima güveni doğururdu...
Sonra bizim alvire yi yere koydum.Otların üstüne.O yeniden koştu ayaklarıma, kokladı kokladı...Ve paçalarımdan tırmanmaya başladı.Sanki 'beni bırakma! ' der gibiydi.Acidim...Elimi uzattım yeniden,atladı elimin üstüne.Dedim ki;
-ey minik; Biz aynı dünyanın ayrı yaratılmış varlıklarıyız.Ben insanım,sense hayvan dediklerindensin.Oysa nice insan dediklerimiz vardır ki yediği sofraya bıçak sokar.Asla minnet duymaz.Sende ki bu davranış minnet mi? Teşekkür etmek için mi bana böyle davranırsın? Dedim.
Sadece gözlerini gözlerime dikip baktı.Sonrada ince bir sincapça ses çıkardı.Öyle şaşırdım ki anlatamam.'Yoksa beni anladı da cevap mı veriyor.'Diye ürperdim.O anda Hz Süleyman geldi aklıma.Bütün hayvanların dilinden anlarmış ya.'Nerde o ilahı güç bizde' diye iç geçirdim.Yüreğimi ince bir sizi yokladı.Gözlerim doldu.
-Demek ki sevgi nelere kadir. Karşındaki hayvanda olsa...Aslında sevgiye en güzel cevap,her zaman hayvanlardan gelmez mi...İnsanlar çoğu zaman nankör olmuyorlar mı? Dedim Alvire ya.
Sonra onu yeniden kutuya koydum.Yine eline bir ceviz alıp yemeye başladı.
-Şimdi gidip gelirim.sen bekle beni.Dedim.
Çamaşırhaneye yollandım.Arada birde arkama baktım.Yeniden peşimden geliyor mu diye.Bu sefer gelmedi.Çamaşırlar yıkanmış.Bende kurutmaya attım ve koştum yeniden minik sincabın yanına.Geri dönmem biraz zaman almıştı.Birden onu yerinde göremeyince yüreğim cız etti.Aslında gidecegini biliyordum ama yinede yüregimin yanmasına mani olamadım.. Etrafa bakındım,seslendim.Kimse yok.Yakındaki ağaçlara baktım,otların arasına iyice baktım.Yok...Yookkk.yarım saat kadar gezindim bahçede. Belki gelir diye.Ama gelmedi..
Kızıma söyledim.
-Gitti Alvire. Dedim.
Küsmüştü ya bana.Omuz çekiştirdi.'Banane' der gibi...
Ama üzüldüğüde gözlerinden belliydi.Hüzün çökmüştü yüzüne de.neden sonra;
-Belki geri döner, ha ne dersin anne? Dedi.
-Belki annem... Dedim.
Gün boyu arandım,durdum.Kulağım hep sincap seslerinde...Ses duyunca koştum bahçeye.Yoktu...Gelmedi...Gelemedi minik sincap.Çünkü dünyalarımız farklıydı...
Kızımsa çoktan dönmüştü kendi dünyasına.
Sonra bir türkü geldi aklıma.'Gidenler dönmez,gidenler dönmez.' diye,mırıldanmaya başladım,kızımın manalı bakışları arasında...
04-18-2010
Kayıt Tarihi : 19.4.2010 11:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)