Lunaparka bırakıldım sanki; gelişinle
Yüzümde gülümseyen yüzlerce çocuk oturuyor
İçindeki dizleri yaralı “geçmişini” öpüyorum incitmeden
Tek harf kullanmadan cümleler kuruyorsun
Vaktinden önce ve bilmediği renklerde açıyor çiçekler
Bir kelimenin başını ayak uçlarına değdirecek kadar elastikti cümlelerindeki hüzün.
Şaşırarak baktığım sözcüklerindi
ki sen tam arkasında durduğundan
çarpıştı bakışlarımız
20/05/2008 İstanbul
Memed'e..
Aşk 'bu son' denilen sigara gibi
Hep bir bahaneyle yeniden başlanan
Sen de yenik düştüysen
Yalnızlıkla zıtlaşan Ömer’in payına
Şükranlı sabahlar düşmüştü..
Ne zaman aşk gelse
Şükran hüzünlü bir şekilde
Kapıya yönelirdi
Ama hiç gitmezdi
Önce gözlerin değdi gözlerine,
sonra ellerin ellerine...
soluksuz kalındı uzun süre
aslında bir yanılsamaydı;
ne tenin tenine temas etti gerçekten
ne nefesin nefesine
Başkalarının harflerini çalmış
bir kitap kurduydun aslında
Bense o harflere tutulmuş bir budala..
*
*
Siirleri gelecek vadediyor. Tipki kizil topraklari yarark yeryuzune yeni cikmis artezyan suyunun, dag-tepe demeden, yokus-bayir demeden, dere-tepe-duz demeden, kivrim kivrim aktica durulacagini ve mutlaka denize ulasacagini vaad ettigi gibi. Sevgimle genc dost. Siir yureginiz hep aksin.