Daha aklın ilk yetişinde
Henüz çocuksu duygular içerisinde yakalayabilen,
En masum beraberlik duygusu mudur?
Ya da benlik duygularının filizlendiği, ilk anda
Liseli sevgilinin peşinde koşturan,
Ve köşe başlarında ağaçlaştıran bir duygu mudur?
Yoksa, gafletimizle elimizden kaçan
Yıllanmış sevgilinin ani vuslatıyla
Arkasından, ayyaşlar gibi hoyratça içirip,
Bize kadehler kırdıran; bir çılgınlık nöbeti midir?
Bazen de ona kavuşsak bile,
Nice bencil duygularla onu;
Demir kafesler ardındaki kanaryalar misali hapsederek;
Ona, yalnız sahip olabilmek midir?
Belki bizler anlamasak bile,
Platonik sevgiliye kavuşamamanın ezikliğiyle
Ona kahredip, ebediyete göç etmek midir?
Daha da ötesi sevgi;
Ebedi sevgiliye kavuşamayan aşığın,
Sona kadar bekleyip, umudu ile birlikte toprağa girmesimidir?
Bence bütün bunlarında ötesinde, Sevgi;
Bütün başarısızlığa rağmen,
Bütün reddedilmişliğin ezikliğiyle,
Her defasında kaybedecek olsanız bile,
Kendini peri zanneden, dünya güzeli karşısında bile:
Bütün çirkinliğinizle cesaret gösterebilmek! ...
Ustalıkla kullanacak kıvrak bir diliniz olmasa bile:
Sarsılmaz bir inatla sevdiğinizi haykırabilmek!
Hatta birçok kereler kaybetmekle, yılmamak! .
Kavuşunca da, zafer sarhoşluğuyla:
Her şeyin hallolduğu safdilliğine düşmemek…
Sevgiye coşkunlukla açık bir kalbi:
Kalp’siz sevgilinin hisleri doldurmasa bile;
Bir kere, bir kere bir kere daha:
Bıkmazcasına her güzeli, güzel olan her şeyi;
Tertemiz ve inatçı duygularla sevebilmektir…
Kayıt Tarihi : 26.7.2007 15:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!