Aşka sıkılan kurşunların hedefinde duruyordum. Yüreğim savaş alanına dönse de hala bir umutla yaşama sarılıyordum. Hüzünle boyanmış yürek acıtan tabloda sahte boyaları kullanmıştın.
Beraber yeşerttiğimiz tutkularla inşâ ettiğimiz sevgi cumhuriyetini sürdürmeye çalışıyorduk. Yönetimini yüreğine vermiştim. Yalnızlık zırhıyla çevrili yüreğimi aşarak, hem içerden, hem de dışardan sözlerinle, gözlerinle fetih etmiştin.
Sevda cumhuriyetini kurdun. Senin olduğun her yerde ve her şeyde sınır yoktu. Yüreğinde özgürlüğümü yaşıyordum. Elini kolunu sallayarak girdiğin duygu meydanlarında ki topraklarımda aşk eylemleri yaptın. Yalnızlıklarla çevrili benliğimde sevda bombasının pimini çekerek şarapnel parçalarını yüreğimin duvarlarına sapladın.
Savaşın ortasında kalmış ürkek bir çocuk gibi şaşkın gözlerle etrafa bakmaya başladım. Lal olmuştum. Sözcükler boğazımda kalırken gözlerimle konuşuyordum. Sebepsiz ve zamansız gelen duyguların akışına bıraktım kendimi.
Yanındayken bile özlüyordum seni. Aşkın gönül telimi titretiyordu. Saf ve katıksız duygularla bağlanmıştım sana. Yalan hazların esiri olmadan anı yaşadım, başka azınlıkların topraklarına dalmadan. Duygularım kalbimi kanastada, baktığımda gözümü kamaştıran bir ışıktın.
Aşk martılar kadar özgür, kan kadar kırmızı, yeni doğan bebek kadar masumdu. Coşku dolu şiirlerime konu oldun. Hüznümü, yalnızlığımı umuda ve sevince döndürdün. Siyah beyaz olan yaşantımı, canlı renklerinle donattın.
Nefesinin tenime her değişinde yanıp sönüyordum. Bir yanımda sen, bir yanımda yasaklar yüreğimi zincirlemişti. Varlığın içimi ısıtırken yokluğun ayazda bırakıyordu. Kaynağı sevgi olan uçsuz bucaksız umanımdın. Birbirimizi sevip, sararak çoğalmıştık.
Sevinçlerimizi çarptık, üzüntülerimizi böldük, geçmişimizi çıkarttık, yarınlarımızı topladık. Yüreğimizin derinliklerinde sakladığımız aşkı yaşadık. Hayat parkurunda aynı kulvarda yürürken aldığımız her nefes aşkla yüreğimizi doldurdu. Ve sen yüreğimdeki tahta kurulup saltanatını sürmeye başladın.
Hayalini ve gülüşünü gözüme alıp, sesini kulağımda hissederken sessiz müziğin ritminde seninle dans ediyordum. Sensizliğin bitmeyen senfonisinde anılara gömülüp yaşıyorum. Dudağımdaki acı ve buruk gülümsemeyle.
Yokluğun ve özlemin kamçı gibi canımı acıtıyor. Yüreğime saplanan sözcüklerini bir bir ayıklarken oluşan yaralara tuz basıyorum. Seni ne kelimelere nede ruhuma sığdırabiliyorum. Kokunu getirmesin diye rüzgârı durdurmaya çalışıyorum.
Senli zamanları dondurmaya çalıştıkça duygu girdabına düşüyorum. Depremler oluşuyor bedenimde, alabora oluyorum. Duygularım lav olup akarken kalbime yakmadan serinlik veriyor. Ruhumu sarıp senin yüreğine yolluyorum. Hazırlıksız yakalandığım bu düşsel avuntudan haberin olsun diye.
Hasretin kalbimde azılı bela gibi duruyor. Dönülmez uzaklara gidip anılara nokta koymayı düşünüyorum. Canımın yanmasına aldırmadan yaralanmış hayallerimin kollarına bırakıyorum kendimi. Kalbimin kepenklerinde aralık bırakıyorum.
Beklenmedik bir zamanda, içimdeki kelebeği canlandırıp beni baştan yaratmanı bekliyorum…
04.11.2011
Fatma AVCI
Kayıt Tarihi : 4.11.2011 20:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Her şeyin önüne çıkan düşünce nedenlere, niçinlere ve de hak etmediğim bu vedasızlığın sebeplerini ararken, sadece beyin zorlaması ile ortaya çıkan anı zincirlerini birbirine bağlamak kadar zor bir uğraştı.
Mustafa yılmaz
ant+10
Aralık bırakılan kalbin kepenklerinden girerse, eminim 'yeni baştan canlandıracaktır' kozasında bekleyen kelebeği...
Yazınızı ve sizi kutluyorum Fatma (Deniz) Hanım... Ve bu vesileyle mutlu bayramlar dilerim...
TÜM YORUMLAR (3)