SEVGİ ÇİÇEKLERİ ÜLKESİ
Elimdeki valizi yere bırakıp kollarımı dinlendirmeye çalışırken arkamdan gelen bir ses ile irkildim. On-on bir yaşlarındaki bir çocuk elindeki kökleri sallanan soluk bir çiçeği bana doğru uzatarak gülümsüyordu.
- Amca, ben senin neden buralara geldiğini biliyorum. Dedi.
- Neden gelmişim ki?
- Biliyorsun burası sevgi çiçekleri ülkesi.Ülkemizin yaşadığı son yıllar özellikle biz çocuklar için kabus dolu. Kalan belli sayıdaki çiçek sayısı sana uzattığım çiçekler gibidir. Onları yaşatmaya çalışıyoruz.
- Senin adın ne bakayım?
-Barış efendim. Amca bizler size ait olan hikaye kitaplarıyla büyüdük. Her kitabınızın ayrı bir yeri vardır biz çocuklarda.Ben ve arkadaşlarım sizi çok severiz.
Valizi tekrar kavrayarak ağır ağır yürüdük. Sevgi çiçekleri ülkesinin son durumunu bildiğim halde belki umduğundan daha farklı görürüm, bundan yıllar önceki gibi o güzelim çiçeklerini tekrar koklarım diye düşünüyordum. Ancak çiçekler çoktan terk etmişti buraları, kuru gövdelerini bırakarak.
Nifak tohumları ekilmişti her yere. İnsanlar bir garip.Birbirlerinin arkasından kazdıkları kuyulara düşüyorlardı. Sonra çıkmak için gösterdikleri çaba öç duygularını kırbaçlıyordu acımasızca. Düşmanca bakışlar gönderiyorlardı birbirlerine.Tam bir sevgisizlik yaşanıyordu sevgi çiçekleri ülkesinde.
Çocuğa dönerek:
- Ne oldu bu güzelim çiçekler ülkesine. Adeta bir cehennem gibi.
Barış, şarkı sözleriyle anlatmaya başladı.
“ Önce kıskançlık başlattı her şeyi.
Sevgiye savaş açtı.
Saygılar unutuldu
Öfke karıştı işin içine.
Dostlukları dağıttı…”
- Sebep ne? Kıskançlık neden başladı? Sevgiye neden savaş açtı?
“ Nifak tohumlarını saçtılar
Dost bildiğimiz insanlar
Bir adım öne çıktı
Kör olası düşmanlıklar…”
Barış, sözlerine konuşarak devam etti;
-Amca beni takip et. Seni bir yere götüreceğim.
Barış’ı dinlerken yere koymuş olduğum valizi avuçlayarak onu takip etmeye başladım. Yürürken kazılan kuyulara düşmemeye dikkat ediyorduk. Bir müddet sonra geçtiğimiz yerlerden çok daha farklı bir yere geldik. Burası tamamen çocuklarla doluydu. Kimileri elindeki çapa ile toprağı kazıyor, kimileri küreklerle kazılan toprağı kenara çekerek çukur açıyordu. Diğerleri ise ellerindeki sağdan soldan topladıkları solmuş çiçekleri toprağa dikiyorlardı. Başka çocuklar ise kova ile taşıdıkları suyu çiçeklerin köklerine döküyorlardı. Daha önceden dikilen çiçekler ise dikildikleri yerleri beğenmiş olacaklar ki rengarenk bir görüntü veriyorlardı.
Barış bana dönerek;
-Bizler sevgi çiçekleri ülkesini eski haline getirmek için uğraşıyoruz. Büyüklerimiz ise birbirleriyle uğraşmaktan yaptıklarımızı görmüyorlar bile. Şimdilik buradan başladık.Yavaş yavaş yayılacağız. İnanıyoruz ki büyüklerimiz bizleri fark ettikleri zaman destek olacaklar, düşmanlıkları unutarak bizlere katılacaklar.
-Dilerim ki en kısa zamanda fark ederler. Fark edinceye kadar da burada beraber mücadele edeceğiz.
Çocuklar birbirlerine bakarak;
- Bizimle berabermisiniz? Yaşasınnn!
Sıra valizimi açmaya geldi.Metal kilit kapaklarını açarak;
- Çocuklar hepiniz yanıma toplanın. Bu valizin içi çiçek tohumlarıyla dolu. Bundan yıllar önce ülkenize yaptığım ziyarette götürdüğüm çiçeklerden elde ettim bunları. Sizler benim için sürpriz oldunuz. Ne pahasına olursa olsun bu tohumları toprağa ben serpecektim. Şimdi bu tohumları toprağa savurun. En fazla on gün içinde her yandan çiçekler fışkıracak. Sonra onların tohumlarından yeniden çiçekler üreteceğiz.
Barış arkadaşlarına seslenerek etrafında toplanmalarını istedi.Çocuklar bir araya geldiklerinde şarkılarını söylemeye başladılar.
“ Sevgi tohumları ekelim ne kadar boş yer varsa
Barış çiçekleri fışkırsın, kalmasın ne arazi ne arsa
Unutulsun savaşlar, unutulsun düşmanlıklar
Öyle koksun ki çiçekler, büyülensin tüm insanlar…”
Ben de çocuklara şarkıyla karşılık verdim;
“Göz dediğin sevgiyle bakmalı başka gözlere
Ellerimiz sevgiyle uzanmalı bütün ellere
Adımlar sevgiyle yaklaşmalı birbirine
Kelimeler lezzet katmalı bütün dillere…”
Birlikte söylemeye başladık;
“Her yanı çiçek bahçesine döndürmeliyiz
Düşmanlığın ateşini söndürmeliyiz
Ateşli silahları patlatanlara
Sevgiyi kardeşliği öğretmeliyiz…”
Barış arkadaşlarına dönerek;
- Arkadaşlar, büyüklerimizden bizlere güzel bir ülke bırakmalarını çok isterdik. Bundan umudumuzu hala kesmedik. Onlar fark edinceye kadar bizlere bırakılacak olan ülkemizi kendimiz güzelleştireceğiz. Bizler yarının büyükleri olacağız. Çocuklarımıza çok daha güzel bir ülke bırakacağız.
Arkadaşları şarkılarıyla cevap verdiler;
“Ülkemizi hep güzelleştireceğiz
Sevgi çiçeklerini üreteceğiz
Her çiçek güzel olacak
Her çiçek misler gibi kokacak
Beyinlerimizi yıkamalarına
Asla izin vermeyeceğiz
Nifak tohumlarını saçanların
Hepsini de tüketeceğiz…”
Günler günleri kovaladı. Toprağa serpilen tohumlar yavaş yavaş kendilerini göstermeye başladılar. Rengarenk çiçekler çocuklara gülümserken kokuları da uzaklara dağılmaya başlamıştı.Barış ve arkadaşları uzun uğraşılar sonucu meydana getirdikleri çiçek bahçesinin girişine kocaman bir yazı asmışlardı.
“NİFAK TOHUMLARININ EKİLDİĞİ YERLERDE
SEVGİ ÇİÇEKLERİ BİTMEZ…”
Çiçekler çoğaldıkça kokuları da etrafa dağılıyordu. Ellerinde silahlarla dolaşanlar burunlarına gelen bu kokular ile birbirlerine anlamsızca bakıyorlardı. “Bu kokular neyin nesi” diye kendi kendilerine mırıldanıyorlardı. Yavaş yavaş çiçek kokularının geldiği yere doğru yönelmeye başladılar. Ağır adımlarla ilerlerken silahlarını kullanmak hiç birinin aklına gelmiyordu.
Çocukların yaptığı çiçek bahçesine doğru iyice yaklaşmışlardı ve gittikçe kalabalık bir grup oluyorlardı. Bu kalabalığa yeni kişiler katılmaya başladı. Hepsi de çiçek bahçesinin girişinde toplandılar. Çocuklar da aynı yere doluştular. Ürkek bakışlarla büyüklerini izliyorlardı. O kadar zamandır uğraştıkları ve yetiştirdikleri çiçeklerin üzerine basa basa geçmelerinden korkuyorlardı.
Barış bütün arkadaşlarının önüne geçti. Onun da içinde bir korku vardı. Bu korkuyu gizlemek ve cesaretli görünmek zorundaydı. Bütün cesaretini toplayarak olanca gücü ile şarkısını söylemeye başladı.
“Şu cennet ülkemizi ne hale getirdiniz
Sizler eskiden hiç böyle değildiniz
Hepinize hoş geldin demek istiyoruz
Aramıza katılmak ister miydiniz? ”
Herkes şaşkınlıkla birbirlerini izliyordu. Sanki hepsi de derin bir uykudan uyanmış gibiydiler. Uzun bir sessizlik oldu. Çocuklar büyüklerin karşısında dimdik dururken, büyüklerin de başları önlerinde idi. Derken içlerinden biri öne doğru çıkarak silahını yere bıraktı.
“ Gülümsemek zor geldi birbirimize
Sevgisizlikten kokuyor nefesimiz
Bütün yaptıklarımız hep kendimize
Anladık artık bunu hepimiz..”
Bir diğerinin şarkısı kendi kendilerini sorgular gibiydi.
“Yıllardır sürüyor bu acayip kargaşa
Paylaşmayı bilemedik veremedik baş başa
Ne hallere geldik hepimiz, biz nelere yenildik
Kardeş gibi yaşamayı öğrenemedik…”
Başka birinin şarkısı ise suçluluk ve utanma duyguları ile doluydu.
“Gözlerimiz hiçbir şeyi görmüyorken
Uyandırdınız bizi siz çocuklar
Size gönülden teşekkür ederken
Utandırdınız bizleri siz çocuklar…”
Ben bütün bu gelişmeleri bir kenardan izlerken sevgi ve dostluk şarkıları devam ediyordu. Çocuklar gelişmelerden son derece mutluydular. Barış kalabalığa dönerek;
“Sevgi çiçekleri ülkesi eskisi gibi olacak
Bütün insanların yüreği sevgi ile dolacak
Var mısınız düşmanlığı sevgimizle devirelim
Var mısınız ülkemizi cennete çevirelim…”
Herkesten öyle bir ses çıktı ki sanki yer gök inledi.
- Varızzzz…. Sonuna kadar varızzz…
Şarkılar söylenmeye devam ediyordu.Oradan ağır ağır uzaklaşmaya başladım.Sevgi çiçekleri ülkesi yeniden doğuyordu.Çiçekler çoğaldıkça ülkenin dört bir yanına dağılmaya devam edeceklerdi.Artık büyükler de işin içinde oldukları için bu gelişmeler daha da çabuklaşacaktı. Sevgi çiçekleri ülkesinin yeniden doğuşu çocuklar sayesinde olacaktı. Bir ara şarkı sesleri arasında Barış’ın sesini duyar gibi oldum.
- Amca… Amca… neredesin?
Diye söylenirken bir ses duydu.
-Barışşşş. Haydi oğlum,biraz daha yataktan kalkmazsan okula geç kalacaksın…
***** S O N *****
Mehmet Emin ErmekinKayıt Tarihi : 4.2.2008 20:25:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Sahi biz görebilecekmiyiz dersin? İlhamın bol olsun dostum teşekkürler paylaşımına
Aslında hikaye ders alınacak öğeler ile dolu. Anafikir etrafında ustalıkla bütünleşmiş Vecize değeri taşıyan pek çok cümleyi bağrında barındırıyor.
Sevgili kardeşim : Mehmet Emin Ermekin
Sağduyunun sesi, barış ve güzelliklerin çağrısı, bu gu güzel eserinizi tebrik ediyorum. Şiirin anafikri üzerinde düşünülmeli ve gereği için herkesin birşey yapması gerekir. Düşüğndürücü ve yönlendirici etkili bir yazı okudum. Kaleminiz daim olsun.
İlk yorum ve ilk tam puanı Tekirdağ'dan gönderiyorum. Her şey sizin ve sevdiklerinizin gönlüne göre olsun.
Sevgi ve saygılarımla.
Dr. İrfan Yılmaz. Tekirdağ.
TÜM YORUMLAR (3)