Kendi ekseninde kırık bir kristaldi aradığı sırrı
Yıldız düşleriyle sarmalardı tüm eski sevinçleri
Işıltılı ocaklarda biçare mazisini sabırla parlatırdı
Boş umutların küresini hep aynı hazla kalaylardı
Terk edilmiş köylerdi uğrağı, ışıkla düşü arşınlardı
Yorulmuş dünlerin kurak nehirlerinde serinlerdi.
Uslansana, acım benim, dinlenip dursana artık.
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık
Devamını Oku
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık