Sevdaya Kavga Kavgaya Sevda

Bu dolunay ah dolunay
ah istanbul
ah ömür ve sevda ve kavga
ölümüne kavga
ölene kavga
binlerce anlamlı o kadar anlamsız ölüm
kutsal şehadet
tanrısız cennet
deylem bahçelerinin sonsuzluğu
kenan’ın kutsallığı
laleş’in saflığı
amed’in duruşu
dersim’in direnişi
mardin’in gerdanlığı ak
öpülmemiş
babil’in binbir dili
dillenmemiş dili
özlüyorum seni yaşanmamış halep geceleri kadar
sönmemiş sivas kadar
hasan sabbah bilgeliği
şeyhim bedreddin mührü
abdal sultan öfkesi
börklüce hıncı
hıncıyla alazlanan kılıcı
şahım İsmail kadar
aşk kadar özlem kadar
kavgadaki öfke kadar

doğmamış şafak
aydınlanmamış gece kadar
diş kadar
tırnak kadar
ateşteki köz kadar

yüzülmüş derisine nesimi’nin
serpilmiş tuz kadar
mansur’un yandığı ateş kadar
tenimde sönen her bir sigara izmariti kadar
hayyam’ın kadehindeki şarap damlası kadar

derinde
olabildiğine derinde
iliğimde
ne sen anlarsın beni ne bende anlatacak mecal var…

İstanbul/2012