Yüreğimin isli lambaları parlar gelişinle. Şen kahkahanla gecelerim gündüze çıkar. Saçaklarımdan sızan, beni bu yerkürede sırılsıklam eden aşkın yeniden bahara erişir. Cemrelerin birbiri peşi sıra düşer yüreğime. Kırık ikindilerde mahzunluğum biter, biter içimi yakan hasretin.
Yokluğunda, hayal gemilerinde bir başıma dolaşırdım şu yeryüzünü. Seni uzaklarda umar, eflatuna dönen akşamlarda yorgunluk atardım sevdanın sularında. Zifir karanlığında gece kuşlarıyla sohbete dalar, anılarımın tertemiz köşelerinde uykuya dalardım.
Yamalı, kıskanç yüreğimin derinliklerinde bir bilmece gibi oynar durursun. İçime dolan hasretinin tertemiz köşelerinden gülümsersin durmadan. Uçan kuşlar bile konsa omuzuna nefretim artar, sıkılı yumruğumu kaldırırım gökyüzüne. Gülümseyişlerini, anlamsız kaprislerini ve sevdanı yürek terazimde tartarım her kriz sonrasında. Sevgi kefemi neler yapsan, ne kadar düşürmeye kalkışsan beceremezsin. Gözlerinden okurum senin sevgini. Onunla tartarım sonra, o sevgilerinden aldanışlar ararım. Ararım da bulamam. Bulamayınca daha da hiddetlenir, kusursuz taraflarını karalayacak bahaneler ararım.
Öfkemi tabanca tetiklerine bağlayışım da sana sevgimden. Sana sevgimden kimi zaman gözlerinden gözlerimi kaçırmam. İçimdeki deli tufanları ne yapsan anlayamazsın. Farkında olmadan kaybettiğim yıllara büyüdükçe isyanım, sana bu kadar geç rastlamaya savurduğum lanetler yakar, yıkar içimi. Yıkılan yapılarımı sevdanla onarır, anlamsız kelimelerden dualar türetirim.
Umudumun tüm hoyratlığında, tükenen yıllarım gelir birden aklıma. Geride bıraktıklarıma içli bakışlar atarak, bahar yüreğine sonbaharı sunduğum için kahrederim kendime. Çığlık çığlığa, kahkahalarla sallandığın bu aşk salıncağında ellerim kanar seni tutmaktan, yüreğimin ağlayışlarını görmezsin, bilmezsin sana ulaşmak için ne kadar gerilerde kaldığımı.
Geceler boyu sana ördüğüm şiir kozam bitecek diye çok korkuyorum anlayacağın. Senin sevdandır beni yaşama bağlayan. Sen olmasan, sen beni sevmesen yaşanmamış günlerim başlar. Umarsız düşüncelerimim takılır peşime, kaybolurum bu yerküreden yüreğimde kalmazsan.
Tüm bunlardan sonra uzatıyorsan yine de bana ellerini, gözlerinin ışıltısını sunuyorsan yüreğime, durmaksızın büyüyen aşkımla koşarım sana. Aldırmam geçmişime, geride bıraktıklarıma. Yağmurlar ülkesinde sırılsıklam olsamda aldırmam. İçimdeki yaban atlarına biner, giderim geleceğin büyülü kollarına.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta