Düşen her güz yağmur damlasında,
Beni an,bana ettiğin yemini hatırla.
Dalından kopup uçuşan hazan yaprağında,
Fırlatıp attığın kalbimi aklından çıkarma.
Cama vurup süzülen yağmur damlası,
Sanki aranan gözlerimin özlemle bakışı,
Bitmeyen ayrılığın dünlerdeki arayışı,
Aşkımızın geriye kalan tek hatırası...
Dalından düşen kuru yaprağın sancısı,
Güz çiçeklerinden yükselen veda şarkısı,
Ayrılığın dayanılmaz acılarının tek kanıtı,
Hüznün koynundan yuvarlanan sevdanın gözyaşları...
Kayıt Tarihi : 21.11.2010 11:52:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hikayesi:
Hafif bir yağmur çiseltisi altında,kuru çınar ve akasya yapraklarının üzerinde yürürken,sarı yaprakların konfetisi altında yoğunlaşan, bir duygu sağanağıydı...
![İbrahim Kavas](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/11/21/sevdanin-gozyaslari.jpg)
Tebrik ediyorum.
Tebrikler İbrahim Hocam. Şiir yüreğinize sağlık...
Selamlar...
Sana Irmaklar Büyüttüm Gözyaşlarımın Kıyısından
Hıçkırıklar düşer geceden
denizin ürkek yüreğine secde eden ayın şavkından
kanar tan kızılı rüyaların sayıklayan dudaklarında
zamansız gidişin
bir kız düşer geceye
yetim kalmış kucağından şafak doğuran sancıların
titrer avuçlarımda büyüyen dokunuşları bakışlarının
umut doğar yarınların dağlanmış gözlerine
ışık süzülür mil çekili düşlerin karanlık perdesine
yırtılır gülün soluğunda ayyaş sızısı karanlık günahların
ah seni sevmenin hayalinde
deniz saçlı nazım benim
bir kelebek uçar
İpek kozasına sığınmış uykularından
tan vaktinde kızaran yüreğinden yüreğime
ah amofta ağızlı körpeciğim
bir kelebek daha uçur
varsın kırılsın dizelerinin beli kalemimin
masumiyetinin göğün sinesine vuran mızrabında
sen sabrımın bittiği yerlerden süzülüp
ruhumun imdatlarına
teselli makamından huzur üfleyen
teslimiyetine ruhumun bedenini saran tomurcuğum
senin terini döken sabahın çığlıklarında açar
kan kırmızısı gelinciklerin harelenen payeleri
kokusunda boynunun bebek esansı
serçelerin gagasına damlayan sarhoşluğum
yanar suların ipek dokunuşlarında
ağlayan çocuğun üryan hıçkırıkları
sen denizin nazında yağmur zerreciğim
kavrulan kanatlarında hasret suallerinin
savrulan su taneciğim
çayırların uğultusunda ki kaybım
gün batımının dargın eteklerine diz çöken avazım
kızıl yaran semalardaki yankım
İstanbul bakışlı düşüm
Kadehime dolan ızdırabım benim
Kuşlar uçurayım saçlarının yıldız akan
siyahi salkımlarına
Uykulu gözlerine şafak süreyim
Papatyaların el değememiş nefesinden
Ah sevdiğim yüreğimin havuzunda ki ak güvercinim
Yürek kıyımlarımdaki öksüz kızım benim
Her şafak vakti tan ağarmadan henüz
Kıyılarımın koylarına vuran berrak köpüğüm
Ayda yanan çehrenin şafak döken harından
kamaşsın yıldızların pırıltıları teninin
bebek doğuran saflığında
İpek kozasından yırtılmadan uykularının
esnek mahmurluğu
Okyanus kokulu terinde uyanır uyanmaz serçeler
Kirpiklerimin ucundan damlayan çiçeklerimden
incili taç yapıp özlemine
Çağlayan sevdamın ıslak ruhundan
Yüreğine akacağım kıyısız denizim benim
yakamoz çökmeye yüz tutmuşken
kollarımda sayıklayan vuslatına
Sana ırmaklar büyüteceğim
Gözyaşlarımın kıyısından....
Filiz Kalkışım Çolak
TÜM YORUMLAR (43)