Ah koca Istanbul!
Taşıyamadık bu sevdayı ikimiz de yüreğimizde.
Senin yedi tepene,
Benim uçsuz bucaksız yüreğime sığmadı bu deli sevda!
Kaldırımların taşıyamadı sevdamın adımlarını
Yüreğim taşıyamadı...
Oysa ikimiz de,
Küçük çocukların gülen gözleriyle açmıştık bu sevdaya kucağımızı.
Senin Çamlıca rüzgârların,
Benim kollarım sarmıştı yârimin küçücük yüreğini.
Geçmişi tramvay gişelerinin gerisinde bırakıp,
Boş koltuklarda sevdamıza bir şans bulmuştuk.
Tramvay son durakta,
Boş koltuklar doldu artık...
Biz şansımızı kaybettik Istanbul...
Sevdamızı sende kaybettik.
Sen,sevdamın en büyük şahidi,
Koca Istanbul!
Şimdi yalnızlığımı taşıyabilecek misin kucağında?
Yorgun yüreğimi Boğaz'ın sularına katıp,
Yorgunluğumu vurabilecek misin kıyılara bir kaç dalgada?
Kız Kulesi'nin ümitsizliğe meydan okuyan yalnızlığında,
Benim yalnızlığımı hiç sayabilecek misin?
Hatıraları tren raylarına savurabilecek misin
Paramparça maziye dökülsünler diye?
Duraklarda sıraya sokabilecek misin ızdıraplara sığınak yüreğimi?
Başka sevdalara yol alsınlar diye?
Yapabilecek misin Istanbul?
Yalnızlığımı taşıyabilecek misin?
Yollarına savur yalnızlığımı,
Kara çemberler ezip geçsin.
Vitrin camlarına bulaştır,
Kaçamak bakışlar alıp gitsinler yalnızlığımı.
Kitapçıların tozlu raflarına yerleştir,
Kelimelere saklansın yüreğimin tek başınalığı.
Yol kenarlarında zamana inat ayakta duran ağaçlara as,
Kuru yapraklar yerlere sersinler.
Yalnızlığımı farkedemeyecek kadar dalgın insanlar,
Ezip çiğnesinler yalnızlığımı,
Taşına toprağına altın yapsınlar.
Koca minarelerinden dört bir yana dağılan ezân sesinin
Büyüleyici ezgisine karıştır,
Beş vakit ortalıkta yankılansın,secdelerde kaybolsun.
Yeter ki çekip gitsin yüreğimden!
Nur yüzlü yaşlı teyzelerin ellerine koy,
Tesbihlerde tek tek dualara düşsün.
Paydos zillerine koy,
Çocuk çığlıklarında kaybolup gitsin,
Gitsin yüreğimden...
Sabah soğuğunda buram buram ekmek kokularına koy,
Ciğerlere dolsun derin nefeslerle...
Yaşlı amcaların tavla zarlarına koy yalnızlığımı,
Şans olsun onlara yalnızlığım.
Akşamüstü nargilelere,
Kahvehanelerin gri kirliliğinde sigara dumanlarına koy,
Efkâr dağıtsın köşe bucak...
Bebek'te bir bardak çayla bir çıtır simitin yanına koy,
Yalnızlığım yalnızlıklara arkadaş olsun.
Bir zamanlar yârimi kucakladığın Çamlıca rüzgârlarına koy,
Savursun yalnızlığımı cadde cadde,sokak sokak.
Işıl ışıl sokak lambalarına ışık olsun,
Gölgelere vursun yalnızlığım.
Sokak çalgıcılarının gitar tellerine koy,
Bir yüreği yaralının diline dolaşsın.
Semt pazarlarında tezgahlara koy,
Pazarlıklara malzeme olsun.
Haydarpaşa'da el sallayanların gözyaşlarına koy,
Ayrılıkların acısıyla yansın bitsin.
Tren biletlerinde yaz satır satır,
Yolculuklara yoldaş olsun.
Sevdamın en büyük şahidi,
Koca Istanbul!
Al bedenimden bu yalnızlığı.
Taşına toprağına altın olsun!
Yeter ki gitsin yüreğimden bu tek başınalık.
Yeter ki gitsin...
18.04.2006/3.ders-20.04.2006/3.ders(ders saatlerinde yazılmıştır)
Fatmanur CiddiKayıt Tarihi : 21.4.2006 21:40:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Fatmanur Ciddi](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/04/21/sevdamin-en-buyuk-sahidi.jpg)
TÜM YORUMLAR (7)