Sevdam oruçlu kurumuş dudakları
Zahir değil mi suskunluğum?
Bakıversene yerleşivermiş dudaklarımın kuruluğuna…
Ağustosböceklerinin seslerinin işlediği bir gece,
Orta yerinde koca engin bir dinginlik,
Cenneti ve cehennemi saran terlemiş kolların arasında,
Bir çığlık!
Sevda…
Söylesene gülüm sevda dediğin nedir ki?
Denizin üzerinde yakamozların ansızın parıldaması,
Ağdan kaçan balıklar gibi kelimelerin dağılması,
Tutabildiğin cümlenin ise sonunda
Bir nokta olup susmak değil mi?
Gelip geçen herkes de bir telaş
Hani denizden hızla balık çalan martı edasıyla
Çalıp kaçıyorlar sevdayı lokma lokma
Ve deniz parçalanıyor demir kanatların ağırlığında…
Turkuaz mavisi çoktan yokluğun derinlerine yol almış bile
Avuçlarımın ayasında kalmış birkaç sevda kırıntısı
Bırak be gülüm şimdide ben savurayım onu denizin bağrına
Elbet çığlıklar arasında bir martının kurbanı olur.
Zaten kurumuş dökülmüyor muydu parça parça(?)
Neye yarar tazelemeye çalışmak şimdiden sonra
Bıraktım ben gülüm sevdayı
O şimdiler de oruçlu…
Kayıt Tarihi : 31.8.2007 02:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)