Sessizliği taşır bağrında,
bir tutam hasret,
ve;
Fırtınaya tutulmuş düşünceler..
Hiç izi yok artık,
mutluluk sarhoşu sevişmelerin kuytularda..
Yarım kalmış bir sevda,
ve;
Yokluğunun delisi geceler..
Nasıl da tiryakin olmuştu bu kent
Seni karşılıyor sanki yine.
Alaca karanlığında kentin ışıkları,
köşede küçük simitçi çocuk..
Telaşlı küçük adımlarını,arnavut kaldırımları,
günaydınlar dallarını eğen ağaçlardan yine senin için..
Ve sabahçı kahvelerinde radyolarda hüzün şarkıları..
Nasıl da tiryakin olmuştu bu kent...
Ardında bıraktığın kokunun hatırına,
tebessüm etmesi mahzun papatyanın,
öfkesini içine atması sokakların.
Unutulmanı istemediğinden,
her köşe başında karşıma çıkması hatıraların,
gidişinle artık duran zamanın,
hepsi,her şey senin için.
Nasıl da tiryakin olmuştu bu kent..
Kıskanmayı öğretti yokluğunun zamanlarından seni,
ve sevmeyi,
korkusuzca,fütursuzca,delicesine..
Bir nefes kadar ihtiyaç olduğunu,
ayrılığın,hasretin insana nasıl koyduğunu..
Nasıl,
nasıl da tiryakin olmuştu bu kent.
Ah sevgili,
................ya ben! ...
Kayıt Tarihi : 30.6.2006 11:59:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Çınar Göle](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/06/30/sevdalim-25.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!