Taşırken yılları sırtımda iz’ler
Anlatır, hayatın darağacını
Dökülen damlalar yüzümde gezer
Doldurur gönlümün dağarcığını.
...................................................................................................................................
Ayaz çökmüş şehrimizin omuzları üstüne
Örtündüğü beyaz kefen, sokağının tadı yok
Rüzgâr yalar taşlarını, toz bulanmış gözüne
Gir de bir bak gözlerine sevdamızın adı yok.
...................................................................................................................................
Acı bir bıçaktır keskin mi keskin
Testere misâli keser bedeni
Acıyla beslenir nefret ile kin
Duyulan sancıdır asıl nedeni.
...................................................................................................................................
Bıkmadan kapında dururum ey yar
İzin ver içimde savaşım dursun
Acı sözde harap olurum ey yar
Korkularım beni sana duyurur.
..................................................................................................................................
Duygu sağanağına tutulduğum bir gün’dü
Eylüle sırılsıklam sokulduğum bir gün’dü
Kaybolurken geçmişim sokağın taşlarında
Mısralar uçurduğum düşlerime sürgün’dü.
...................................................................................................................................
Ay yanar alev alev, içimde sen yoksun
Yabana düştüm bu yerde, yollar dikenli
Şimdi hayat ağır ve zor, bir de sen yoksun
Evim çorak, gelenim yok, kullar dikenli.
...................................................................................................................................
Bir ezgi tadında yüreğimdeki
Uzanır sevgili koynuna doğru
Urganımdır duran direğimdeki
Yapayalnız bitkin boynuma doğru.
...................................................................................................................................
Her çığlık duyurur bana kendini
Esir miyim bilmem garip bir yaşam
Uçurum bakışlar süzüyor beni
İsyanımdır gelen kimle paylaşam.
..................................................................................................................................
Akrep’lerin kıskacında ufkumuz
Panzehiri aramaya yön gerek
Her gün yeni mecraya savruluruz
Payımıza yılanlardan Engerek.
..................................................................................................................................
Bakmayın gözlerimin bulutum su rengine
Kararınca daha gür akıyor gözelerim
Yas tutan hayallerim ulaşınca engine
Bulanıkken durulur saf bağlar dizelerim.
...................................................................................................................................
Sonunu bekleyin bu tırmanışın
Zirvede zincirler çözülecektir
Ümit kulvarında süren yarışın
Ruhunda ki esrâr sezilecektir.
...................................................................................................................................
Yüreğimin sesi hüzün doludur
Gurbet kazınmıştır dudaklarına
O‘u yazmak hikayemin yoludur
Islak’lık yakışır yanaklarına.
...................................................................................................................................
Kös vurulur, ricât başlar içimde
Bakışın da diken’lenir yolarım
Bozgunları yaşadığım gün bu gün
Gecelerin koynundadır kollarım.
...................................................................................................................................
Vuruldu bu akşam içimde dünyam
Göklerimi siyah duman bürüyor
Gecemi bölünce gördüğüm rüyam
Gözlerime hicran seli yürüyor.
...................................................................................................................................
Sancılı bir sabah gülü anarken
Ansızın titredi ruhumda şiir
İçimde ağrıyla savaş yaparken
Sağ cenahım san ki eyledi esir.
...................................................................................................................................
Umutlu bir yürüyüş yaşanan gerçek olgu
Hüzünse ayrılığın karanlık noktasıdır
Tüketilen zamanın satır arası sorgu
Kaderime açılan hicranın kapısıdır.
...................................................................................................................................
Göklerimin derinliklerinde gezen turnalar
Toplanırlar içimde
Sevdamı taşırlar kanatlarında
Yare giden elçidir onlar
Bayrak yarışı gibi aynı heyecandalar
...................................................................................................................................
Bir türkü duyarım garip mi garip
Zaman ve hicreti dilinde tutan
Kapımı açmaya dünyama girip
Yüreğime hüznü selle akıtan.
...................................................................................................................................
Her akşam ruhumda sancıdır zaman
Ufuklar umudum, gecem vefasız
Bütün bir hayata final ne zaman?
Sevgiliye doğru hecem vefasız.
...................................................................................................................................
Ölü zamanların şâir’iyim ben
Gizliden gizliye döner saatler
Düşecekmiş gibi duruyor evren
Sözüm diriltmeye yetmiyor harfler.
..................................................................................................................................
Düşlerimi karartmayın ne olur!
Kışın sonrasına bakar dururum
Ne adımlar attım hedefe doğru
Gözlerimle sevdamı yoğururum.
...................................................................................................................................
Taşırken yılları sırtımda iz’ler
Anlatır, hayatın darağacını
Dökülen damlalar yüzümde gezer
Doldurur gönlümün dağarcığını.
...................................................................................................................................
Gök yüzüne uzanırken ellerim
Sımsıcak bir düştür içime dolan
Sonsuza dek yıldızımı beklerim
Ağlamak bahtıma geçmişten kalan.
...................................................................................................................................
Ayaz çökmüş şehrimizin omuzları üstüne
Örtündüğü beyaz kefen, sokağının tadı yok
Rüzgâr yalar taşlarını, toz bulanmış gözüne
Gir de bir bak gözlerine sevdamızın adı yok.
Acı bir bıçaktır keskin mi keskin
Testere misâli keser bedeni
Acıyla beslenir nefret ile kin
Duyulan sancıdır asıl nedeni.
Bıkmadan kapında dururum ey yar
İzin ver içimde savaşım dursun
Acı sözde harap olurum ey yar
Korkularım beni sana duyursun.
Duygu sağanağına tutulduğum bir gün’dü
Eylüle sırılsıklam sokulduğum bir gün’dü
Kaybolurken geçmişim sokağın taşlarında
Mısralar uçurduğum düşlerime sürgün’dü.
Ay yanar alev alev, içimde sen yoksun
Yabana düştüm bu yerde, yollar dikenli
Şimdi hayat ağır ve zor, bir de sen yoksun
Evim çorak gelenim yok, kullar dikenli.
Bir ezgi tadında yüreğimdeki
Uzanır sevgili koynuna doğru
Urganımdır duran direğimdeki
Yapayalnız bitkin boynuma doğru.
Her çığlık duyurur bana kendini
Esir miyim bilmem garip bir yaşam
Uçurum bakışlar süzüyor beni
İsyanımdır gelen kimle paylaşam.
Akrep’lerin kıskacında ufkumuz
Panzehiri aramaya yön gerek
Her gün yeni mecraya savruluruz
Payımıza yılanlardan Engerek
Bakmayın gözlerimin bulutum su rengine
Kararınca daha gür akıyor gözelerim
Yas tutan hayallerim ulaşınca engine
Bulanıkken durulur saf bağlar dizelerim.
Sonunu bekleyin bu tırmanışın
Zirvede zincirler çözülecektir
Ümit kulvarında süren yarışın
Ruhunda ki esrâr sezilecektir.
Yüreğimin sesi hüzün doludur
Gurbet kazınmıştır dudaklarına
O‘u yazmak hikayemin yoludur
Islak’lık yakışır yanaklarına.
Kös vurulur, ricât başlar içimde
Bakışın da diken’lenir yolarım
Bozgunları yaşadığım gün bu gün
Gecelerin koynundadır kollarım.
Vuruldu bu akşam içimde dünyam
Göklerimi siyah duman bürüyor
Gecemi bölünce gördüğüm rüyam
Gözlerime hicran seli yürüyor.
Sancılı bir sabah gülü anarken
Ansızın titredi ruhumda şiir
İçimde ağrıyla savaş yaparken
Sağ cenahım san ki eyledi esir.
Umutlu bir yürüyüş yaşanan gerçek olgu
Hüzünse ayrılığın karanlık noktasıdır
Tüketilen zamanın satır arası sorgu
Kaderime açılan hicranın kapısıdır.
Göklerimin derinliklerinde gezen turnalar
Toplanırlar içimde
Sevdamı taşırlar kanatlarında
Yare giden elçidir onlar
Bayrak yarışı gibi aynı heyecandalar
Bir türkü duyarım garip mi garip
Zaman ve hicreti dilinde tutan
Kapımı açmaya dünyama girip
Yüreğime hüznü selle akıtan.
Her akşam ruhumda sancıdır zaman
Ufuklar umudum, gecem vefasız
Bütün bir hayata final ne zaman?
Sevgiliye doğru hecem vefasız.
Ölü zamanların şâir’iyim ben
Gizliden gizliye döner saatler
Düşecekmiş gibi duruyor evren
Sözüm diriltmeye yetmiyor harfler.
Düşlerimi karartmayın ne olur!
Kışın sonrasına bakar dururum
Ne adımlar attım hedefe doğru
Gözlerimle sevdamı yoğururum.
Kayıt Tarihi : 4.3.2007 15:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!