Gün gelir sevdalarınız bir dert olur,
Panzehiri olmayan bir ağu misali
Damarlarınızda dolaşırlar.
Acıların en onulmazı sararken tüm bedeninizi
Kimse bilmez, kimse anlamaz derdinizi.
Geceler çöl olur, mecnuncasına dalarsınız
Karanlıkların en derinine,
Halinizi anlayacak bir Leyla’nız bile yokken...
Sevdanız, sevdalarınız bir melek yüzde simgeleşir
Avuçlamak istersiniz bir gül yüzü
Ya da mısralardaki Mehlika Sultanı.
Zamansız doğan güneşler eritiverir karlarınızı
Kuruyan gözlerinizden yaş bile akmaz....
Kaybolurken Mehlika Sultan Kaf dağının ufkunda
Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Sekiz genç oluverir ansızın sizinle
Ve gurbet başlar onlarla birlikte...
Şuh kahkahalar, şehvet dolu iltifatlar
Kulaklarınızı tırmalar
Kızgın bir kurşun gibi beyninize akar akar...
Geceye, gecelere yumruk sallarsınız...
Anlamaz kutsal sevdaları
Damarlarında şehvet kanı dolaşanlar
Kanatırcasına yumruklarsınız taş duvarları
Gündüz çiçek tutan ellerinizle
Kanla yıkarsınız gül kokularını ıstırap dolu gecelerinizde
Ölümün bir nimet olduğunu düşünürken...
Gündüzün işveli bülbüllerine inat
Gecelerin yarasaları ile dost olursunuz
Yarasalar yudum yudum emerken kanınızı
Sesiniz bile çıkmaz
Sessiz bir ölümün pençesinde ağır ağır can verirsiniz
Çakallar, sırtlanlar bakışırken...
Uğrunda öldüğünüz sevdalar sesinizi bile duymaz
Bir çocuk hıçkırır mevtanızın yanında
Dostlarınız toplanır kabir başında
Ve sonsuz bir uyku başlar o karanlık çukurda...
Kayıt Tarihi : 25.5.2000 15:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!