Ey sevgili,
Kırık dökük bir aşkın kırıntıları var şu an önümde
Hepside öyle zavallı, öyle çaresizler ki…
İhanetin tuzlu suyuyla ıslanmış gözlerle bakıyorlar bana
‘’bu hallere nasıl düştük? ’’Der gibi…
Oysa bir zamanlar
Sevdamız nasıl da yüzerdi gönül okyanusumuzda
Nasıl delice coşardı damarlarımızda
Ve
Nasılda şaha kalkardı nabızlarımızda
Yorulunca da uyuturduk onu aşkın ninnileriyle
Yüreğimizin hamaklarında.
Gönül imbiğimizden süzülen sevdayı
Nasılda içerdik aşk sütü gibi damla damla
Mağrur bir sevdanın domur domur açan güllerini koklardık göğsümüzde
Biliyor musun,
Bir başka olurdu o yakamoz gözlerinde aşka dalmak,
Yürek yüreğe kürek çekmek,
Sonrada dudaklarının kıyısında dinlenmek…
Nerden bilebilirdim ki?
Bir gün gözlerinin denizinde alabora olacağımı
Kirpiklerinden dalga dalga savrulacağımı
Ve
Gönlünün okyanusunda boğulacağımı…
Söyle!
Şimdi nasıl çözebilirim bir başıma
Zalim kaderin gönlüme ilmek ilmek attığı ihanet düğümünü?
Nasıl açabilirim
Yüreğime çektiğin yalnızlık sürgüsünü?
Ve nasıl unutabilirim
Dudaklarımdan dökülen bu sevdanın türküsünü?
Söyle!
Kanayan ve kabuk tutmayan yaralarıma merhem yapmak için
Başlıyorum kırıntıları boşalan sevda heybeme doldurmaya
Bellimi olur?
Belki…
Diyerek…
Kayıt Tarihi : 22.4.2014 21:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!