Zaman akrebin kıskacında
kovalıyor yelkovanı.
Saatleri s/onsuzluğa kurma vakti.
Tasını tarağını toplayıp
bu çamura batmış dünyadan
ruh alemine hicret çeker
Sev' den türemişti ismim.
Giymişti sevdanın en sadık libasını.
Gülünçleşirken korkutucu yanlarında
sevgi maskeli insanların suretleri,
Nasıl sevebilirdim samimiyet yoksunu
dünyalık suretperesleri?
Hadi şimdi
Derin bir nefes al.
Yaslan arkana
Ruhuna yükünden
kurtulmuş bu akşamı
armağan et benden.
Ve sonra Eylül geldi.
Umudu raflara kaldırmış
ayların ardından.
Hem güz hem yazıyla,
kahveli sarıya boyamaya
hazırlamış renklerini.
Vakit ömrümün akşamında,
Umutlarda batıyor günbatımında.
Sen kal diyor yalnızlık.
Sırdaş olmaya kucak açıyor.
Bize bizden b/aşka dost olmaz
biliyorsun kadim dostum..
İşte sevgili kalbim,
Kendinle başbaşa kaldın.
Hiç bitmez sandın!
Bak nasılda aldandın.
İnsan nankördür
Peki sen ne sandın?
Herşey çekildi kınına
geriye kocaman bir hiçlik kaldı.
Ezelden ebede giden bu yolda
herkese koştum.
Kendime kaldım yaya.
Bir kere daha gelecek olsaydım
Bir deniz kıyısına ihtiyacım var.
Bir de el değmemiş yalnızlığa.
Otursam, başlasam köşesinden
anlatmaya maziyi.
Çarptıkça yüzüme dalga sesleri
yüzüme vurulmuş
Zalimler içinde kalmış
Narin, zavallı yavrucan'ım.
Sen Ana, Amca, akraba sanırken
akbabalar çemberiymiş yurdun.
Kimbilir o çocuk kalbinle
ne hayeller kurdun.
Senin ellerin süt beyaz
gözlerin boncuk mavisi.
Hadi tut ellerimden,
anlat biraz.
Benim doğduğum yerlerde
deniz yoktu,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!