Her çığlıkta saklı kalır adın,
Her solukta varlığını çekerim içime.
Yokluğun güneşin doğum sancısı sanki,
Varlığınsa hiç dokunamadığım bulut tarlası gibi.
Attığım adımlarıma dönüp baktığımda;
Geride kalan izlerde anılarımın tozu çarpar ayağıma
Susmasın diyorum öten bülbüller, susmasın,
Bir avcı çıkıyor çekip vuruyor umarsızca.
Bir atmaca gibi atlıyor üstüme her yeni gelen gün,
Leş krgası üşüşüyor aklıma, fikrime.
Bu sondu diyorum, evet ilk ve sondu;
Bu gözler o kara gözlerde doğdu ve doydu.
Bana oturmuşlar Leyla ile Mecnun'dan,
Aslı ile Kerem'den, Ferht ile Şirin'den bahsediyorlar.
Ben kor kor yanıp dururum da; etmem şikayet
Karsız dağ olur mu başı dumanlı?
Ekinler yeşilken sevdayla tanıştım,
Ekin tarlası ayrılıkla sapsarıya dolandı.
Benim zavallı gönlüm binbir türlü yaralı.
Sanır ki; geçmiş geçmişte saklı
Gel bir yol bulda gir gönlüme,
Her bir anı, her bir sözü içimde saklı.
Eyvahlara geç kaldım, vuslatlara hepten geç....
Bir sevda tapusu aldım ki sormayın;
Pulsuz, mühürsüz acısıyla üstümde kaldı.
Kayıt Tarihi : 5.3.2009 16:45:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!