Kıyılarımızın boş kumullarında yağmur altında dolaşmayı düşledikçe biz
Ne kadar istemesek de, inkar etsek de, bir gün her şey geçip gidecekti işte
Bir sevdanın ruletini çevirdikçe kanadı yüreğimiz, koptu birbirinden ellerimiz
Bedenimizdeki aşk telaşıyla, yüreğimizdeki kıyım ateşlerine attık kendimizi
Sapandan çıkan bir taş misali patladı öfkemiz sürüklendiğimiz aşkın nefesinden. Çığlık çığlığa aktığımız gecelerde hırçınlıklarımızı dayattık yüreğimize. Nedensiz taşlaşmalarla bıçkın düşünüşlerde ayrıldık, göğün en mavi denizlerinde olta atarak sevdamızın töresine karşı durduk. Suçumuzun sorgu mendillerini kurutmadan kan düşürdük yüreğe, can biçtik kalbimizdeki dileğe ve helalleşmesiz, duldasız yıldızları kendimize mesken seçtik.
Kabuk bağlayamayan bin bir yaramızdan köprüler kurup, geniş alınlarımızdaki parlaklığa utançlar sıvayarak uykusuzluklar diledik birbirimize. Bedenimizdeki aşk telaşıyla, yüreğimizdeki kıyım ateşine attık kendimizi, dokunmasız kalışlarla. Yörüngemizde bizi çevreleyen bütün rüzgarlarda, hışırdamaktan bitap düşen tüm sarı yapraklarda kalabalıklarda bile bulmak isterken resmimizi, yüzümüzde tüm haşmetiyle uyuyan bir şehri uyandırıp gündelik telaşların böğründe saklanmalara durduk.
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.