Sevda mevsimine hazan düştü, güz göçtü
Ağacın kurumuş dalına fısıldayan rüzgarın
Serin nefesidir sararan yaprağı düşüren
Yağmurla beslenen kısa boylu bir ırmağın
Bulanık yüzüdür akan yağmur suyunun
Göçmen kuşların elveda tebessümüdür bu,
Yüreğimin sesini kısan, titreten, acıtan
Ve gri bir şehrin yol öyküsüdür bu…
Hazan düştü sevda mevsimine, kanadı kırık
Dizesi yaralı, sesi anlamlı bu şiirin
Yol üzeri bir konaklama yeri öyküsünün
Uzun bir yolculuğun dindirilen mide sancısıdır
Uykusuz gözlerin bir kavşağı atlamasıdır yolun
Mevsimsiz bir yaşamın tarihe göçüdür
Masallarla süslenmiş, öykülerle bezenmiş
Bir tarih sayfasıdır seni yolculuğa çıkaran
Ya karanlığında kalacaksın sonradan yazılmış tarihin
Ya da kralı olacaksın soytarısız, tahtsız…
Lakin sevdaya düşmeyeceksin bu mevsimde
Düşler ülkesinin sevda şehrine yol alsanda.
Nemli gözlerinde mekan tutar yağmur bulutları
Nem tutar düşlerin, pas bağlar yüreğini
Üstünü örteceksin anılarının serindir bu mevsim
Yorgun bir yolcunun üşütür anıları…
Ama kokusuna sarılabilirsin geçmişinin
Hatta katıkta yapabilirsin küçük heybende
Bir gece yarısı konaklama yerinde
Yolunu kaybetmiş bir kervanın izini sürersin diye…
Kervan kıran yıldızının gamzesine bakarak..
Kayıt Tarihi : 4.4.2009 02:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!