Zamanın damarlarına verirken mutluluk serumunu,
Ararım öfkesiz, acısız
Yaşanacak kayıp şehri.
Doğmadan daha
Güneşi durdurup sensiz sabahlara.
Meyvedeki ağaca balta vuran elleri kırıp bir bir
Baharı zamanda, zamanla yaşayarak
Pembe şafaklarda sana gelmeyi düşlüyorum.
Bir anne şefkatiyle sarılıp narin sokaklarına
Belki bir sevgili gibi hissederek
Kalp atışları misali kaldırım seslerini
Belki evlat gibi yoksun kalıp, yetim bir köşede
Beton duvar soğukluğunda,
Yapışmış ellerim demir direklere, belki…
Bırakmayı düşündüğüm,
Ciğerlerime bayram havası veren sigarayı bile
Ardı ardına ekleyerek,
Güne gün ekler misali
Sıcak şafaklarda
Senin beni istediğin şekilde
Bir yavru kuşun
Anasından yem beklediği gibi
Derisi, demir direklerde kalmış ellerimle
Sarıp mutluluk bohçasını
Sana yalnız sana sunmayı düşlüyorum.
Önce samanyolundan geçeceğim sana gelmeden
Ayrılık denen darağacından ilmeğimi çözüp
Boynumdaki vuslat rengini
Kalbimdeki sevgi rengini
Damarlarımdan akan karanfil kokusunu
Yıldızımıza ulaşarak sana sunacağım.
Sonra beyazlaşan saçlarımı
Gece karanlığı ile boyayıp
Gözlerimdeki yaşları mutlulukla sıvayıp
Özlemimi, hasretimi yollardaki kilometre taşlarına
Dolayıp kördüğüm gibi
Dudağımdaki keder kırışığı ile
İçimdeki kor alevle
Sana geleceğim…
Neredesin kayıp şehir…
14.01.1997 Şener İşleyen
Kayıt Tarihi : 6.2.2011 23:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!