Kuru Sevdamız, daim olsun,
Bir sonbahar aydınlık kalsın.
Ümidimiz aşk adına kalsın,
Sevgimiz ilkbahardı dursun,
Sevdanın kara kollarında.
Kışın donduk, buz kestik,
Sarıldık birbirimize kurtulduk,
İlkbaharı yaşadık ormanlarda,
Yazın sere serpe koştuk,
Sevdanın kara kollarında.
Bu Gar yabancı değil,
Bu Banliyö gözlerime aşina,
Bu istasyonda aşkla kucaklaştık,
Garajlar ömrümüzün çeyreği,
Havalimanıyla tanıştık,
Tozlu yollardan uzaktayız.
Kavga ettik sevdamızdan ayrıldık,
Köyümüzün Mağrur durağı yok,
Tozu toprağı ile tanık sevdamıza,
Tuğlası halkı ile tanık tüm aşklara.
Başmakçı sessizce gizli tanık olaylara,
Mahşere dek O ses’e şahidiz,
Şimdi olan bitenle bize yazık!
Çocukların, evreninde sanık,
Çocuksu sevgilerine yanık,
Halis yok, halise yok.
Değnek yok, çubuk yok.
Şerif öldü, şerife sağ.
Veliaht, prenses, Donkişotlar,
Hepsi çelik çomak çapulcular.
Nerde mecnun, nerde leyla?
Sevdalar yalanmış,
Sevdalar durakta kalmış.
Yarınlara değil, bugünlere,
Tutuklanmış karalarım,
Günah sevdalarım,
Kadı hüküm versin zanlılara,
Fırat’la kerbela ’da.
Zamansız giden her sevgili,
Tülbentleri ıslatan bir çiftti,
Düşünemedik, bu günleri,
Kendisini saklayan sevdayı,
Düşmandan kaçarcasına,
Dostun kucağına düştük Er-cesine.
Zeminsiz zamansız her biri göçtü,
Yüreğimdeki aşkın yangını söndü.
Ellimle tuttuğum aşkım, ‘O’ döndü,
Sevdam âlemi manamda göründü,
Sevgimi, aşkımı, Ali sultan sürdü,
Okşadığım Sevgi yelesi sultan sürgülü.
19.Ocak.2012 İkitelli/ İSTANBUL
Mustafa Mesut DurmuşKayıt Tarihi : 30.1.2012 15:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!