'Yaşamak, tutkulu bir oyundur,
Kimi zaman aşka dönüşür
O aşk ki, kimi zaman
Dostlukla herşeyini bölüşür'..
Ben, bütün sabahların eteklerinden hüzünle tuttum. Asmalarımda bahar salkımları sarkar, toprağım verimlidir. Gözyaşlarım perçinli olsa da sevinçlerime, severim rüyalarda dans etmeyi. Öfkelerimi, hüzün şarkılarımı, yüreğimdeki vakur gülümsemelerimi ekip yüreğimin topraklarına, sevdalarımla harmanlarım.
Senin nakaratlarına takmıştım nicedir. Gözlerindeki yağmurlar bulur sanmıştım yüreğimdeki inciyi. Oysa, sana tutsak olmadım hiç. Beni bulsaydın, seni bulacaktı şiirlerim. Yasak şehirlerimin kapısını açmak zor geldi sana ve omuzumdaki ağırlığa tutunmak istemedin. Yüreğimdeki mateme bir matem de sen saldın.
Senden, acılarımın kıyısında yürümeni istemiştim bir an. Vefasız aşklarımı unuttururdun kimbilir. Duracak, konaklayacak bir yeri olmayan hikayemin uçurum başlarına gelmeye çekindin. Dostluk gülleri attın küme küme yıldızların altında bana. Dolunayı kıskandıran gülüşlerinle gül bahçelerinde kanayan dudaklarımı görmedin.
Sana yangınımdan söz ederken kurtulmayı istemedim hiç. Çılgınlıklarımdan uzak da yürüdüm ben nicedir. Demir attığım tüm limanlarda aşkı tattım, ihaneti ve aldanış kahkahalarını duydum. Yıllardır bana sevgiyle bakan tüm yüreklerde aşkı gördüm anlayacağın. Ölesiye bir sevdanın kollarında danslar ettim kısa da olsa.
Saatler yolculuğa çıktığında masmavi bir gökyüzüne, sesimi duymayan tüm sessizliklere haykırdım ben. Geceleri, karanlığı her konukladığımda yüzünde kırılan ışık karelerini yokladım ellerimle. Oluşturduğum dairemde sevdalarımla mutlu oldum, onları bastıkça bağrıma hayatı sevdim ben.
Hiç kaçmadım sevmekten. Değer verdiklerimle bu hayatı paylaşmak ihanet olmadı kendimce. Kağıtlarda nefes almak, dizelerde çılgınca bir müziğin nağmesiyle seviyorum demek aşka bağladı beni her defasında. Sordukça cevapsız kalan tüm sorularda aradığım cevapları aldım. Her bekleyişte özlemeyi, her özleyişte sadakati, her sadakatte yalancı aşkları da gördüm.
Geceyi çaldım bazen karanlığın şehirlerinden. İçimi kemiren hasretlerde sevdalar acıtırken canımı mutlu oldum. Bana sevgiyle bakan gözlerde mutluluğun kanadına yapıştım, ellerimi sevgiyle okşayan aşklarıma canımı sundum.
Hiç dilek taşı atmadım denizlere. Sevgi dolu bir dünyada yaşamak yetiyordu bana. Palyaçoların hikayelerine asla gülmedim. Yarım kalan pişmanlıklarımla bile yaşamayı öğrendim. Hiçbir zaman sevdalar ağır gelmedi yüreğime, her defasında gururla taşıdım onları, gururla sakladım yüreğimde.
Anlayacağın, benim aşklarım hüzne çalmaz mevsimimin sonlarında. O hüznü ben yaratırım ellerimle. Sevmeyi iyi bilirim, geç kalışıma asla aldırmam. Bu yürek bende oldukça, bu kalp içerimde attıkça asla kaçmam.
Sen, oyuncaklarının mutluluğunu tadamadan kırmışsın onları. Benim hâlâ oynayacak oyuncaklarım olduğu için biraz şanslıyım. Ben, küme küme yıldızların altında bağdaş kurup oturmuşken, sen onlardan taç yapıyorsun kendine. Ben, senden gecelerini, gülüşlerini, gözlerini ve yüreğini çalmadım hiçbir zaman. Zamansız, melânkoli tünellerinde koştuğum bir ışıktın sadece. Beni anlamaya çalışırken hüznüme karıştın, ayağındaki yaldızlı ayakkabılarla, sen de gözyaşlarımın seline kapıldın.
Kayıt Tarihi : 23.7.2005 11:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)