Sevda Gölü Köy Şiiri - Ali Orkaç

Ali Orkaç
19

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Sevda Gölü Köy

SEVDA GÖLÜ KÖY

Köy cilo dağını karşıdan gören, Yüksekova’nın şirin ovasını ayaklarına seren

ve tepelik bir alana yerleşmiş seksen hanelik bir köy. sevdasını gönüllere

işleyen bir akocak sevdası başlamıştı yüreklerde. Köy ahalisinin yetiştirmiş

gencecik insanlarıyla adeta elinde meşalesi,yüreğinde köy sevdasını

taşıyarak yol alıyor geleceğe. Değişime her zaman açık ve o kadar da kapalı

bir derin geçmişe sahip. Siyasi tıkanıklık bu köye adeta set çekmiş. Köy

feodal yapıya karşı olduğundan her gelenden yemiş feleğin tokadını. Diğer

taraftan siz kendinizi köy insanına verirseniz onlarda sizde erimeye hazırdır.

Yeter ki onlar sizi kendi yanınızda görsün. Ve üstüne sahiplendiğiniz her

şeyde ‘ bunu ben taşıyayım’diye size olan sevgilerini gösterir. Kısacası bir

dilim ekmeği bile sizinle bölüşmeye hazırdırlar. Tabi ki siz bölüşmekten

yanaysanız.

Köy ahalisinin her birinin farklı yapıları var. Köy yaşlılarının kendine özgü

kişilikleri ve her birinin dilinden düşmeyen tarihin güzel ve çirkin sayfaları

vardır. Onlarla metin savaşına asla giremezsiniz,hele tarihi asla! Çünkü kimi

tarihi yaşamış kimide yaşatmış. Yaşlı nenelere sorarsanız onlarda saf ve

duru bir dille Leyla mecnu’nu, mem u ziné’yi, siyabend u xecé’yi, mumın u

berx sevdalarını; yine masallarda, gur u bızın,rivi u mırişk’i anlatırlar. Ve

sevdasına yüreklerine işledikleri tekerlemeler,bilmeceler ve daha nice yazın

türüyle insana kucak açar.

Özellikle köyün çevre köylerle ilgili zamanında yaşanmış davalar üzerine

söylenegelen çok sayıda tekerlemeleri var. Hala da dillerden düşmeyen bir tekerlemesi şöyle:

Zamanın savcısı tarafından görülen yayla davasında,savcı yıllardır süre gelen

yayla davasında kararı Akocak köyünün lehine sonuçlandırır. Bunu

kabullenmeyen köşk köyü sakinlerinden Mehmet amca olayı kendi dilinden
bir tekerlemeyle:

“akocak köyünün kararına

basamak köyünün reddine,

köşk köyünün zıddına.

mahkeme sonuçlanmıştır” der.

Ve köyün genç kızları onlarda evde saksılar içinde büyütülmüş bir çiçeği

andırır. Geceleri sevda hayalleri ile gündüzleri anlatılan sevdalarla hayat verir

çevresine. Ellerinde örgü,yüreklerinde sevgi ve her ikisiyle bütünleşmiş

renklerle baharı yaşatır evlerine. Onlar sevdalandıkça sevdaları soğur.

Soğuyan sevdasını örgü ipliğinden perde uçlarına dokundurur. Tıpkı yanan

sobaya elin değdiren çocuk misali, çocuk parmağını sobaya dayadığı anda

acı bir çığlık atar ve bir daha da elini değdirmez sobaya. Ama çevredekiler

onun yarasına bir karı koca ilacı bulup merhem olmaya çalışırlar ona.lakin

yara iyileşir ama izi kalır. İşte genç kızların örgülerde yaktıkları türkü belki de

yüreğinde yaşattığı sevdalısına bir düğün armağanı olur diye çeyizliğin

arasında saklar. Ve zamanı gelir sevdalı olduğu erkek evlenmeye yol alır. Köy

geleneği gereği düğün yapan her gence bir armağan götürülür. Genç kız da

bunu buruk bir fırsatla, onunla yaşayamadığı sevdayı örgüsünde yaktığı

türküyle ona bir çeyizliğini armağan eder. Ve armağanın yanına yüreğinden

kopan bir damla gözyaşını koyar.

“ güle güle! Ben sevdanla sevdalandım,sen; ‘sevdanla’ sevdalan.”der.
arkasından “narin ké dayé ka buké….diye ağıtlar yakar.

Ali Orkaç
Kayıt Tarihi : 20.11.2005 16:52:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ali Orkaç