Keskin bir bıçak gibi geldin dünyama
Göz koydum, gözündeki fenere
Gelmeyeceksen eğer, beni yolumdan eyleme dedim
Yüreğime su serpemedin, yeşertemedin
Imkansızım benim...
Sabır dedim
Saatlerin arasında oyaladım, avuttum.
Ne kelebek misali, neşelere konabildim
Nede bir balık gibi suyun tadına varabildim.
Sensizliği haykırdim, sensizliği içtim
Imkansızım benim...
Mutluluk yalnızlık kadar gerçek olsaydı
Hayaller üzerine, gemi yol alamazdı.
Gel..
Ruhuma bir nebzede olsa ışık ver, yüreğim bakire..
Ruhumun iklimi hergün değişiyor,
Ne yazım belli, ne kışım
Maden ocağı gibiyim, siyahlar içinde
Imkansızım benim.....
Seslensem sana, sesim kulaklarında çınlar mı?
Ne tuaf yazgıydi bu, beklemek ve sabretmek.
Zamanı koynuma aldım, zorla uyuttum göz kapaklarımda
Kalan son umudum için direnmek istedim
Uzun yolların ürkekliği, şaşkınlığı gibi kıstım kendimi
Imkansızım benim...
Dikenler üstündeyim sanki
Yersiz sözler eker biçerim.
Sen nerdeydin bunca zaman
Ne çok geç kalmışım, aşkına yanmaya
Bir değil, bin sitem yazdım yokluğuna
Yıllar acıdı, sen acımadın.
Ah ile zar atıyorum zamana
Yollara borçluymuşum gibi
Taksit taksit ödüyorum, yokluğunun bedelini
Imkansızım benim...
Kanımı emdi sensizlik düşüncesi
Meydan okudum, olumsuz düşüncelerime
Bana mısın demedi..
Hayat,
Sol yanımdan vurdu beni.
Gece nöbetlerine dikti gözlerimi
Şimdi,
Bir felaket senaryosu hazırladım
Başrolünü kaderime verdim, kötüler hep kaybeder
Celladı benim...
Yagmur havası var gözlerimde
Yumruk misali düşmek ister yanaklarıma
Ben gözlerinde yaşamayı sevdim
Yüreğime ekmiştim seni
Ayrılıkla biçtik
Imkansızım benim...
Sevda Gencer...
Serbest bırak düşüncelerini, akıp gitsin benliğinden,
Sen yaz, ben okurum, almam gerekeni seçerim...
Kelimelerin gücü kaleminden eksik olmasın,
Sözlerin sakın ola, yarım kalmasın,
Sen yazadur ben okurum,
Varsın utanan benim kalemim olsun...
Titremesin kalemin elinde, içimdeki fırtınaya gel..
Sözlerinle gel, elini yüreğine koyda gel,
Gel ki,
Öfkeme kırmızı pelerin tutan kader, matadorluk yapar,
Sözlerinin gücüyle gel, sustursun...
Kalem tutan elin dert görmesin,
Asaletin kaleminin mürekkebinden aksın,
Sen onu, o seni taşıyabildikten sonra,
Kelimelerin gücünü, ilham kaynağından alsın...
Yazdıkça içindeki acılar akıp gitsin,
Kelebeğin ömrü bir gündür,
Kalbin,
Bir gün değil, bir dakika versin...
Sevda der ki;
Zalimim,
Gönlünde aktıkça, sürüm sürüm sürütürüm,
Belayım, yaralarım,
Keyfi, kederi yaşatırım,
Ne halden anlarım, ne gözyaşından,
Şikayetin varsa, azad et,
Başladığın yerde bırak, dönüp bakma ardına...
Sevda Gencer...
Çaresizlik..
Bekleyişler..
En acı olani ne biliyor musun?
Geçit vermeyen yolunun sabrına...
Inadinin damına çıkmaya gelemedim....
çocukluk tazeliğinden gelmiş
düşlerimiz vardı,
aydınlığa doğru uzanan.
bekleyişlerin hırçınlığıydı
senden bana, benden sana uzanan.
ağaçlar anladı lisanımızı
mevsimler anladı, gülüp geçtiler
sessiz gitmelere kalmış kalbimin kapısı
kendi boşluğuna düştü çırılçıplak...
yitirilme şansını kaybetmemiş
yarım yamalak vedalar çizdik.
ince, uzun, karayağız geceler
değdi tenime,
uzaklığına uzattığım,
gözlerime dev gibi görunen,
gözyaşlarımı çoğalttım.
suya doymak nedir bilmeyen
susuz karanlığına bıraktım...
aşk tablomuz
son fırça darbesini öfkeyle aldı elimizden
gel gizlice
aşk kendisini sorguluyor
içim sıkılıyor
nefesim karamsarlık kokuyor
gün batımı güneş, yalın ayak kaçıyor
burnumda eylül kokusu
eğilmiş doğa, boynu bükük kurban...
seni düşündükçe
uzaklaşıyorum kendimden
bir yanım yarım
bir yanım deniz hırçınlığı kıyılarımda...
uzakların sesi
sabahın ilk saatlerinde yeniden çık yola
gözlerin düşmesin kaldırımlara
akşam konaklaya dursun şehrimin üstüne
sen gel
tebessümü yarım
dudak ucuma...
kanatlarımıza değdi saçmalıklar
yol dediğin böyle olmaz
çukurlar doldurulmadan geçilmez
ağlasam
karaya vurur bakışlarım
boğazımda bekleyişler
balık kılçığı kadar acıyla batar
kara topraklı mezarlık içimiz
iyi kötü ne varsa mezar taşlarımızda
kesilen yağmurlar hızlansın üstümüzde
adın her taşımın üstünde
parantez içinde...
kolay mı sandın
balta girmemiş düşünce karanlıklarını
aydınlığa kavuşturmayı
zaman
mayası bozuk mesafeye aldırış etmedi
topla bütün benli yaşamını
iki kaşımın arasında kurduğum köprüden
hiçbirsey düşünmeden
git
son sözün ağzında kalsın
unutma ki
kalbine dipten badana çeksen de
sükuta teslim olsan da
ben senin çenenin yorgunluğundayım
an be an
ben senin sustuğun noktadayım...
içim dar olsa da
yeni yetme değil şiirlerim
tadı tuzu
hayattan
sensizlikten
yoksun
payıma düşen hayalimdeki geçişlerin,
git başımdan desem
kalemimi titretip te geçersin
açlıktan kudurmuş bir köpeğin
ağzından fırlayıp kaçamayacak kadar
kupkuru bir kemik parçası gibiyim
yeniksin
yenikliğin kadar
çaresiz yenikliğim
sert asi bir karanlığa gömüldü
aşkın yüzü...
at imzanı ayrılığa
besmele çekip yürüt endamını
tükür avuçlarına
yapış küreklerine
geç kalmış sonun
vur gitsin şah damarından
paramparça dağılsın
yolun açık olsun...
aşk
sana bittiğim yerde
paramparçayım
bir denizim kaldı
etrafimda
süt liman...
Sevda Gencer...
04/09/2011
Acıkmış bir ok saplandı bağrıma.
Çatlamış dudaklarımda gizlenmiş kelimeler,
Boğazımda düğümlenmiş ağlama isteğim
Yutkunurum ardı arkası kesilmeden
Tıkanır nefesim...
Bu dünya kimseye kalmaz, kalmayacak.
Doğarken, yok olmanın damgasıyla dünyaya gözlerimizi açarız.
Öldüğümüzde yeni doğana yer bırakırız.
Hangi sahteliğin ayağına çelme takmalı.
Belini kırmalı.
Bir değil, bin dert vurandır başa.
Olmayacak duaya amin demek.
Getirdi bana dert rüzgarlarını...
Ey hayat.. öfkem kusar üstüne,
Damarımı çatlattım, günahımı kanımda arama...
Dert dediğim, balyozla girişir.
Vurdukça, vurduğu yerde izini bırakır.
Bir damlacık tebessümü çok görür.
Bir de sol yanıma inat, başımı dinlendirmek var ya.
Dert rüzgarını kudurtur...
Her gun bir baska giriyorum sehrin icine.
Her girisimde, beni disari atmaya devam ediyor.
Mide bulantisindan.
Yaklasma kaybolursun diyor...
Son bir çivi çaktım sabrıma.
Bu gidişle can verecek kirpiklerimde...
Yüreğimin arsız kuşu,
Kalbimin en tatlı acısı
Günahlarıma dokunma değmesin sana.
Düşüncelerim yumak yumak, karmakarışık,
Açmak istedikçe dolanan, kördüğüm...
Karşıma çıktığında kaygıların önüne geçen ben.
Yokluğunda arkasındayım.
Karanlığın katran gecesine sarıldım,
Üstümü kapladı yorgan misali...
Sessiz bir haykırıs olmalı,
Sessiz bir çığlık ve hatta sessiz hıçkırık..
Sustuğum gün sen konuşmaya başlayacaksın.
Sanma ki sessizlik çekilecek aradan
Söylemediğim hiçbir söz,
Hiçbir kelime kalmadı.
En güzel söz dudağımda tebessüm,
En kötü söz dudağımı kanattı...
Bekle beni dedim,
Bu miskin aklımı, hangi düşünceye verip zaptedeyim.
Hep aynı sözleri tekrarlayan ben,
Bozuk bir plak gibiyim.
Kelimelerim iç kanaması geçiriyor, parçalandım.
Rayından çıkmış tren gibiyim.
Bir parça kopar yüreğinden,
Uzat bana.
Onun ile teselli olayım,
Ruhum ile kanlı bıçaklıyım,
Gönlümü tedbir ile susturayım...
Sevda Gencer...
Bilir misin kaç geceyi uyanık tuttum yokluğunda,
Dinlediğim her türküyü nöbetime bağladım
Kaygılı başımı uçurum ağızlarının dolgun dudaklarında bıraktım
Gardinyan mı yoksa mahküm mü olduğumu bilmeden sustum....
Okuduğum her kitabın sayfasını seni okurcasına yuttum
Sana bakan gözlerimi bir doğa manzarasında kaybettim
Matematik notumu düşüren aşkının başucunda diz çöktüm
Yokluğuna düşen kalbime rahatlatıcı sözler arayarak sustum...
Süslü sözler biriktir aşka dair, toplasın kalemimin mürekkebi
Sahte de olsa kandırayım şiirlerimi yalan rüzgarınla.
Ağzı, yüreği, bütün boşlukları dolsun oksijenle
Bıraktığım ayak izlerime gel diyen ses tonuna, düşerek sustum..
Seni işaret eden her notanın üstünde, şiddetli nöbetler ektim,
Bir günaha saplanmış çehreni, zamanın kıyısında bıraktım
Bir martının kanatları altında sonsuzluğa uğurladım
Vicdanımı işleyip çerçeveledim, duvarıma asarak sustum...
Sevda Gencer...
Her şiirimin çığlığı, kendi içinde gizli.
Virgüller, noktalar zor zapdediyor.
Bıraksam vuracak, iki kaşımın ortasından,
Bıraksam bir ok saplayacak,
Yeter, dediğim sol yanıma....
Ben değil miydim
Bir nefesinde, yüreğimi aşka demlendiren....
Umutlarımın üstüne hep böyle, yasaklar mı hükmedecek
Aşk!
Ellerimde tuttuğum
Yolu sana çıkan yol haritasıydı
Parçalamaya kıyacak, elim yok...
Umutlarımın çıglığı
Uykusuz geçirdiğim, her gecenin inadında
Ağırlık tanımayan göz kapaklarımda...
Bir damla gözyaşım,
Kararmış göz altı çukurumda,
Kurumayı, silinmeyi,
Bir başka gözyaşı damlasının,
Gelip itmesini beklemesi gibi.
Umutlarımın çığlığını dinliyor...
Umutlarımın çığlığı
Güzellikten yoksun kalmış,
Koskoca bir şehrin içinde, kaybolmak gibi.
Küçük, masum bir çocuğun,
Yoksul dilinde bir ses aramak,
Hayatın karmaşalığı içinde
Yoksun yüreğini, yanlıştan alıp doğruya,
Sürüklemeye çalışmak gibi...
Yüreğim,
Dolup dolup boşalttığım,
Bir ceset torbası gibi.
Yalansın dünya, yarınlara sağırsın,
Yeşertip kurutansın
Şiddet durağında, can çekiştirip
Umutlarıma çığlık attıransın...
Durulmaz bu çıglıklar
Varsın umutlarım çıglık atsın, göğüs kafesimde
Dinler, dinler geçerim...
Sevda Gencer...
kronik bir korkusun içimde
üsüdükçe çoğalır hayali gözlerin
kendimi alıp yanına koysam
tekrarlarla geçen hayatın içinde
sahnende ölürüm...
Sevda Gencer...
Hayatın anlamı senin gözlerinde, çoşkuyla çırpınan yüreğinde.
Sözlerim çarpıyor, sana dair şiire.
Dilinden dökülecek tek bir heceye,
Kulağım nöbette...
Doğduğun gün, Deniz dedim adına.
Deniz dalgalı, deniz hırçın,
Deniz parçalar kendisini kayalarda,
Seni bir iç dünyandan çıkartabilsem,
Sessizliğini parçalamak boynumun borcu,
denizlerin vurduğu kayalara.
Kahroluyorum...
Duygularını içine saklarsın, kendini ifade edemezsin.
Bazen ağlar, bazen gülersin,
Konuşabilsen kimbilir ne sözlerle içini boşaltırsın
Ben senin sessiz dünyanda
Konuşmayan dilinim,
Varlığınla beni ayakta tutan oğlum,
Sessizliğinle, içimi mum misali eritensin
Sen benim can damarım,
Bana verilen çok özel hediyesin...
Yüzüne baktıkça içim eriyor,
Kaygılarım, endişelerim uykularımı delik deşik ediyor.
Bedenim ayakta, ruhum sessizliğinde,
komada.
Öyle çok özledim ki, anne diye seslenmeni,
Ruhuma derman, senin dilinde...
Umutlar vardır küçüğüm, bitmez tükenmez.
Sabrıma kazma, kürek işlemez,
Ben senin sessizliğinde kaybettim kendimi,
Bir ses ver, tek bir hece,
Tek bir kelime gönder, kalbime..
Varsın, kalbimin çarpıntısı dursun, atmasın,
Anne diyen dilinde...
Sevda Gencer...
Bir yanım senden yana
Diğer yanım, yakarışlarımı yakıyor geceye.
Suskunluk bulaşmış dilime,
Çengeli ağır.
Eziliyor sözcükler kalemimin ucunda...
Firçasız yarım bırakılmış bir resmin
Donuk, yetim kalmış renkleri gibiyim.
Ağlamaya tövbekar gözlerimin esareti
Tıkanmış göğüs kafesimde...
Gözlerimin kanatları kırılmış, dargın uykuya,
Nefessiz kalmış özlemler, kalp atışlarımda.
Bittikçe yanan sigaramın kurumu,
Sıvazlıyor ciğerlerimin sırtını...
Kader, sosyal bir sinek gibi kan emici,
Sırlarımı döktüğüm aynalarımı parçaladı.
Geçmişten gelen, salyangoz kabuslar,
Düşlerime kabuk bağlar...
Zamansız çakışan yolların takipçisi,
Bir çift göz değil mi.
Klavuzu yitik yollar.
Yokluğa ağıt yakar.
Bir beden değil mi, kaç karışlık toprak ister...
Kelime-i şahadet getir diyen uçurum kenarı,
Ölümün kıyısında, günahlarımın son demlenişinde
Gittikçe yaklaşan Azrail,
Üç kuruşluk varlığımı titretiyor.
Iç yangını hüzünlerimi topluyor tabuta.
Tenimdeki tuz ağıtlarım akıp gidiyor.
Son bir çığlık..
Dudaklarımda hazır bekliyor...
Kanayan derdime dokunan, yokluğun nerede.
Düşlerime bıraktığın güvercinler gibi.
Ölüm yanıbaşımda nefesimi sayıyor.
Sarıp sarmaladı dört bir yanımı.
Kafamı kaşındıran, bir tek düşünce bırakmadı,
Sen kaldın.
Bir tek sen kaldın,
Son bir nefes
Adı çığlık...
Sevda Gencer...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!