Ne var ki hayata katıldıktan sonra sonsuza dek yaşayan;
İstisnalar dışında…
Birçoğumuz güneş altındaki kar taneleri misaliyiz maddiyatta,
Hani neredeler bize bizleri bırakan Hz. Âdem ile Hz. Havva…
Her an, her geçen saniye, görebildiğimiz ve ya herhangi bir yerde,
Bir şeyler başlıyor, canlanıyor, farkında olsun ya da olmasın katılıyor hayata.
Niçin; bir gün erişebilmesi için sona,
Sadece istisnalar dışında…
♥
Sapı dalından kopartıldıktan sonra
Kaç vakit taze kalabilir ki bir meyve,
Tadını ve kokusunu yitirirken her geçen gün,
Başlayacaktır yaşama sebebini kaybetmeye.
Eğer gerektirdiği özenle muhafaza edilmez ise…
Elini dala uzatan kişi onu zamandan sakınacağına inanmıyorsa,
Almamalı onu yeşil yapraklarının arasından asla.
♥
Daha da büyük sorumluluk isteyenlerde vardır elbet, katıldıklarında hayata…
Bir bahçedeki olgunlaşmış en güzel çiçeğini düşünün fidanında,
Nasıl hayat doludur; kokusuyla yaşam veriyordur diğer tüm fidanlara.
İşte onu yuvasından, toprak anasından ayırdığında,
Yaşatabilmek için bir yetki verilir Yaradan tarafından sana…
Tazelemezsen suyunu her gün ağardığında,
Seyrettirmezsen dağların ardından doğan Güneşi ona,
Sohbet etmezsen akşam camının perdesini kapattığında,
Eğer hiç ilgi göstermezsen, hissettiremezsen sevdiğini ona,
Dökecektir her geçen gün yapraklarını saksısındaki kurumuş toprağa,
Beklide çürüyecektir, boyun bükecektir suyu yosun tutmuş vazosunda…
♥
Üzerime gitmeye can attığım öyle bir sorumluluk var ki hayalimde,
Eğer her şey benim elimdeyse, iki cihanda da istisna olabilecek bir değerde…
Toprak altında ya da mahpus damında, hayatlar ziyan olan uğrunda,
Veya sebep olan, maddiyatta ve ölümden sonra yaşanılabilecek en güzel mutluluğa;
Aşktır; kalpten sözcüklere dökülüp nefesle katılan hayata.
Kim bilebilir kaç kişi vardır, onu yaşatabilmek için gecesi gündüzüne karışan,
Yorulmaksızın bir ömür boyu batan güneşe yetişmek istercesine koşan,
Aşkını her iki dünyada da istisna yapabilmek için canını gözden çıkaran…
O bir duygu, bir his değildir artık içinde,
Yaşamın olur anlamazsın…
Gece onu düşünerek gözlerini kapar, rüyanda bile onu sayıklarsın,
Ve sabah sanki yanında o varmış gibi uyandığında,
Tüm gün boyunca onu görebilmek için yaşarsın, bir anlığına da olsa…
Nasıl bir şeydir bu, kendi içinde birden büyüyüverir anlamazsın…
♥
O bir meyvedir, henüz yerinden alınmamış olan,
Her geçen an umutla, dalında tomurcuk tomurcuk aşk açan…
Öylesine büyümüştür ki, sanki çok ağırdır sana göre dalında,
Beklide artık vakti gelmiştir diyerek fısıldar ruhun kulağına,
Ve karşındaki ruha bahsetmek için gönlündeki sevda bahçesinden,
Onun için aşk açan, aşk büyüten bin bir çeşit eşsiz bitkiden,
Hediye olarak en nadide olanını alır verirsin yeşilliklerinin içinden.
Artık senin gönlünden çıkmıştır aşkının akıbeti,
Nede olsa bilinmeyen bir eldedir, açıkçası belli değildir geleceği.
Ve sendeyse sadece bir umut vardır, “Onun aşkının değerini bilmesi.”
Şayet bir damla dahi anlayabiliyorsa aşkının kıymetini,
Mutlaka O da besleyecektir aynı senin beslediğin gibi.
Ya da bir yolunu bulup incitmeden arkadaşlık saksısına dikecektir hediyeni.
Bir müddet alışamayacaktır, saksısında boyun bükecektir belki,
Ama emin ol ki, azıcık ilgi görebilse bile zamanla ister istemez sevecektir yerini.
♥
Ya bilmiyorsa O aşkın ne demek olduğunu, hiç bunu düşünmedin mi?
Aşk bir günlüğün arasında kurutulup saklanamaz ki, bunu O bilebilir mi?
Ve kesin olan bir şey var ki, artık o aşk dalına veya fidanına yeniden kaynayamaz ki,
Çiçeğin kökleri olmadan gönlünün toprağı onu bir başına yaşatamaz ki…
Olurda aşkın cinayete giderse kurban, o ellerde verirse can,
Umut sahibi ya intihar eder ya da vazgeçer artık o sevdadan.
Kimin yüreği kaldırır ki seyretmeyi aşkını, kanlar içinde çekişirken can…
Yüreğindeki topraktan söküp çıkartmak ve onu tanınmayan birisine hediye etmek mi?
İnsanı bunu yapmaya zorlayan bir şey olamaz asla kullanırken özgür iradesini,
Besbelli ki bunu bir aşığa yaptıran, istisna olmak hevesinden çok deli cesareti…
♥
Pekâlâ, tüm bu heyecanı yaşamak, sonunda çekeceğin acıya değecek mi?
Ruhum fısıldıyor;
“Acıyı değil, mutluluğu düşündün sen en başından beri,
Sen içinde büyüt aşkını yinede, onlar bilmeseler de sevildiklerini.
Acının da tadını çıkartmaya bak,
Yaşadıklarının her saniyesine döktüğün tüm gözyaşları değdi.
Ve bekle az biraz, atlatsın bu son baharla kışı gönlünün toy sevda bahçesi…”
12-31.12.2007
İlhan SağKayıt Tarihi : 31.12.2007 15:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
'Acıyı değil, mutluluğu düşündün sen en başından beri,
Sen içinde büyüt aşkını yinede, onlar bilmeseler de sevildiklerini.
Acının da tadını çıkartmaya bak,
Yaşadıklarının her saniyesine döktüğün tüm gözyaşları değdi.
Ve bekle az biraz, atlatsın bu son baharla kışı gönlünün toy sevda bahçesi…”
TÜM YORUMLAR (2)