yüzümden düşen kuşlar değil,
ışıkların gölgesinde kuruyan şeylerin hüznü.
bir kedi miyavlamasıyla beraber değiyor sesim yağmura
düşenleri arıyorum içinde caddelerin
defalarca önünden geçilmiş vitrin camlarında.
okul önleri, parklar, plakçılar
yol yordam bilmeyen bir kalbin
yol yordam bilmeyen hüznü.
kadın boya kutularına sarılsın sımsıkı
adam yazlık sinemalar gibi dursun şurada
yüzümden düşen kuşlar değil,
ağırlığı bir trenin.
gök burada kimse gitmesin
ilan edilmez oluyor varlık
günün soluşu dertlenmeyecek gibi değil
ve derdimiz,
mümkün kılıyor kalbe dokunmayı
bir âmâ sakinliğiyle kalbe dokunmayı
demirin ağırlığınca kalbe dokunmayı.
bir heykel hüznüyle durulabilir diyor vazgeçemediklerimiz
yalnızlıktan geriye kalan bir güzel zaman
kıymık gibi batıyor, gidilmesin.
kimselere söylenmesin solduğu mum çiçeğinin
içimiz hızla geçilebilir bir tehlikeye dönüşme korkusu
kimselere söylenmesin yavaşlatma arzumuz
sesimden düşen kuşlar değil, kanatları onların
kırık, belki kırgın ve bir uyanışa işaret
belki oralıyım tökezleyen bir yazdan kalma
safsatalar içimde sancıyor
imanı büküyorlar çatlıyor duvarlarım
kimin susuşuyum yolu büken kim?
26Mayıs2016
Akatalpa, Temmuz 2016, Sayı:199
Sema Enci
Kayıt Tarihi : 29.12.2024 07:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.