ben bir orman bilirdim
her kuşun başına bir ağaç
tıka basa yağmur
bakmaktan gözlerim eskirdi
dört yanım deli yeşil
hüzün bile iyi gelirdi bâzen
gözyaşına kadar mâvi
ben bir orman bilirdim
güneşi yüzdürürdü bütün gün,
fokurdayan dereleri
gün doğana dek, ayışığı, derin gölleri emzirirdi,
çocuğunu fazlaca doyuran bir ana gibi
ben bir orman bilirdim
yaşamalı o ormanı, türkü gibi
toprağı havalandıran,
sıcacık karınca yuvalarını
ıslık ıslık, türkülere doldurmalı, insan yürekleri
çakmak taşı gibi, vurdukça o yürekler
bir yanıp, bir sönmeli, ormanın bütün renkleri
ben bir orman bilirdim
ağaç kavlarına sürtündükçe,
yumuşardı oduncuların bile elleri
saati sorup duruyorum, şimdi
ormanın büyüme saatini
bilmiyor kimseler,
esâretten başka hiçbir şeyin saatini
sevilmeyecek ne varsa, sevdim ben,
yürekten esirgemedim hiçbir şeyi
kıyıp duruyorum, evvel ormandan,
biriktirdiğim ne varsa
makasım; kör,
ellerim; kırk gömlek yaban eli
orman, orman olalı,
böyle ilkbahar görmedi
4 Mayıs 2016 Çarşamba / İstanbul
Halil IşıkKayıt Tarihi : 5.5.2016 16:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!