Sessizliğimde Boğulmuş Bedenimi Sırtlayıp Gidiyorum...
Çok değiştin sevgili. Bahanelerle uzaklaştırdın bedenini ve ruhunu. Alıp gizledin bilmediğim şehirlerde yüreğini. Bakışlarındaki o saflığı, yüreğindeki o masumiyeti göremez oldum kaç zamandır. Bir başkası kokuyorsun, bir başkası bakıyorsun, bir başkası gülüyorsun artık… Bambaşka biri oldun çıktın ve çok değiştin sevgili…
Önceleri böyle değildi, böyle değildin. Farklıydın, bambaşkaydın, eşsizdin, tektin, başka bir dünyadan bu zamana gönderilmiş gibiydin. Sana bakmaya kıyamaz, dokunmaya ürkerdim. Dokunsam, o saf bedenin dağılacak, koklasam eksileceksin zannederdim hep sevgili. Korkardım kaybetmekten seni. Ben, sana böyle kıyamaz ve üstüne titrerken, sen ise değişkenliğe adadın kendini. Günden güne bir parçanı, bir yenisi ile değiştirdin. Her geçen gün daha çok bir başkası oluyordun. Geçmişimde sevdiğim diğer kadınlara benzemeye başladığını hissettiğimde ise içimde amansız, tarifsiz bir acı, dermansız bir ayrılık, kahır dolu gecelerin matem çanları, kulaklarımda uğuldamaya durdu. Bu değişimin sonu hüsran, bu değişimin sonu yok, bu değişim ki acı, bu değişimin sonrasında pişmanlık, özlem, hasret ve bir o kadar da ağır bir yalnızlık kokusu var…
Önce telefonla aramaları kestin, çok yoğundun, işlerin çoktu, aramaya vaktin olmuyordu diye avutmaya çalıştım kendimi. Oysa bu bana küfür gibi sarf ettiğin sözlerin hepsi birer bahaneydi, Aldırmadım... Bir sonra ki safhada bedenini ve ruhunu aldın benden, sana yaklaştıkça ben, sen uzaklaştın. Uzak durdun. Geldim, ayrı ayrı yattık Kokunu dahi bırakmadın kaldığım odanda. Ve hep bir bahanen vardı. Aldırmadım ve döndüm seni ve aldırışlarımı arkamda bırakarak şehrime. Bir sonraki ve her şeyi bağlayıp bütünleştirdiğim safhada ise, yazmayı kestin. Memleketine giderken haber vermeyi bile gerek görmedin. Görmemezlikten geldim. Oysaki bir başkasına, yani olmaya çalıştığın insanlardan birine bunu ve bana söylediğin sözleri söylemeye ve ona yakınlaşmaya başladın. Ancak o da benim gibi çoğuldu. Tekil değildi senin gibi. Kafa kağıdının arkasında yazan da buydu. “Çoğul”. Anlam veremedim. Neydi bu, nasıldı, niyeydi, nedendi… Aklıma gelen tüm soru öbeklerini doğrultum kendime, cevap bulamadıkça birer birer saplanıyorlardı yüreğime ve sonunda sessizliğimde boğuldum. Değişmiştin artık, hiçbirşey eskiden olduğu gibi değildi. Eskiden tanıdığım sen değildin. Geçmişimde, sahipsiz mezarlara gömdüğüm eski sevdalarımdan farkı yok artık bu yaşadığımın. Sevgi bahşettiğim ve kendimi adadığım tüm diğer kadınlar gibi kokuyorsun artık. Üzerine is ve kan kokusu sinmiş. Sözlerinle öldürdüğün, gözlerinle yaktığın bu ruhumun kalıntıları var üzerinde. Böyle olmamalıydı. Olmamalıydın böyle. Sen ki sevgili beni yanıltmamalıydın. Ben bir daha nasıl böyle birine gönülden bağlanabilirim. Nasıl ona adayabilirim varlığımı… Çok değiştin sevgili… Keşke değişmeseydin de benimde olmasaydın. Yapmasaydın bunu kendine… Keşke…
Artık sessizliğimde boğulmuş bedenimi sırtlayıp gidiyorum şehrinden ve bedeninden uzağa, her yerden gelip ve sonunda hiçbir yere gidiyorum.
Mazimdeki tüm kadınlar şimdi bana gülüyor, belki sende… Yine yanılan, yine kaybeden ve yine giden ben…
Siz bana gülüyorsunuz çünkü ben farklıyım, asıl ben size gülüyorum çünkü hepiniz aynısınız..!
Alperen KARADAĞ
Çarşamba, 10.08.2007
Kayıt Tarihi : 27.8.2007 17:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!