hani sahnede sessiz bir tiyatro oynar, konusu yoktur
senarist senarist değildir, oyuncular da oyuncu
içten pazarlıklı ve yapmacık dostlukların oynandığı
roller verilmişir oyunculara...
hiç şüphesiz ifa edilir sessiz tiyatro...
hani her gece hüzünle başlar
hüzün alır gider uykuları, rüyaları
yıl olmuştur hasret kalınmıştır
geceleri göz kapaklarının doğal kapanışlarına
hep o sessiz tiyatro vardır iki kirpik arasında...
hani dört duvar arasında hissedilir zaman
ve zamanın yeni bir çağını başlatmıştır isyan
sıkılmıştır yumruklar o an
ve o an kemikten bir balonun içinde bocalayıp durur beyin
her adımda ve sezgide aşınır
ve aşınır birlik, dirlik ve hürriyet duyguları...
umutsuz bir düştür artık ölü bir çiçeğin filiz vermesi
yada masum bir palyaçonun acılı yüzünde
tebessüm aramak...
hani yoklukta sevda çekilir ya
alır başını gider perili kız nasılsa...
nasılsa varlıkta sevda çekenlerin itibarı var
kalemler kırılır arada bir, şair kalemsiz kalır
on parmağın çabasıyladır bu
sessiz tiyatronun sinsi dokunuşlarıdır...
soyutlanmış bir yüzü vardır
toplumdan kaçış vardır
hep bir ürperti, korku vardır
alkış tutan numaralı koltukların üzerinde
süslü giriş kapısı
iri puntolarla yazmıştır aslında
sessiz tiyatronun özünü
“biz yazdık, biz oynarız”
iradeler tepkisiz kalır
yırtılır hayatın hedefleri
geçmişe döndürülmeye çalışılır zihinler
çaresizlik namludan fırlayan bir kurşun olur
artık son çırpınışlarıdır
öksüz yorgun ve bitik bir hayatın
umut vaadeden ideallerin son kalp atışlarıdır,
kaçınılmaz bir sonbuluş başlamıştır artık...
iki damla yaş düşer tiyatronun damından
sonra yağmur, kapatır acıların üzerini
o iki damla gözyaşı da kaybolup gider
unutulur vesselam...
o zaman ki bir ömür bir biletten ibarettir...
Hüseyin GüneşKayıt Tarihi : 31.12.2006 01:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)