/o an
her şeyi unutup
seslenmek,
ya da.../
Ankara’da
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
İKİ İNCİ’DEN BİRİ
İnci Hanım, şiirlerini zevkle okuduğum arkadaşlardan.
Kendi kendime, ‘iki İnci’m var, biri Sayın Germenliler, diğeri Sayın İNCEER’ demişimdir.
Tabii hemen hatırlatmalıyım, sadece saygı ve dostluk çerçevesinde bir arkadaşlık.
Şiir tanışıklığı.
Sayın Germenliler ile Kitap Fuarında tanıştık.
Çok zarif bir hanımefendi.
Tahmin edebildiğim kadarıyla İnceer de aynı zarafete sahipler…
Sayın İnceer, üye şairlerimizden.
Şiiri diğer sayfanın ‘Günün Şiiri’nde yer almış. Takdire şayan ve memnuniyet verici.
*
Şimdi, basitçe şiir tekniği üzerinde duracağım.
Aslında şiir, birkaç nesir cümlesinden oluşmuş. Yani nesir cümlelerine yeni kaftanlar biçilmiş ve sonra da kendine has bir tarzda giydirilmiş, şiir güzelliği üzerine.
Şöyle ki:
“/o an her şeyi unutup seslenmek, ya da.../
Ankara’da ılık bir haziran sabahı herkesten önce uyanıp bahçeye çıkıyorum
Ayaklarımda yumuşak ve nemli çimenlerin ferahlatan serinliği, burnumda gündönümüne direnen baharın
doyumsuz kokusuyla o an her şeyi unutup seslenmek,
ya da ‘günaydın’ demek istiyorum sadece.
Ama ruhumda panzer gibi üzerime gelen günlerin,
parmak uçlarımda paletlerin dayanılmaz baskısı…
Çıkmıyor sesim.”
*
Sadece cümle gereği ilk kelimenin ilk harfini büyük yazdım. Cümle sonuna nokta koydum. Dikkat ettiyseniz yazılışta hiçbir değişiklik yapmadan nesir cümlesi haline getirdim.
Nesir cümleleri sağlam olunca şiir cümleleri (dizeleri) de tam yerine oturuyor.
‘Nesir şiir’ dedikleri tam da bu işte.
*
Gün dönümüne direnen ılık bir haziran sabahı.
Bahar günlerinden geri kalmayacak bir yaz sabahının gözlerde parıltı, ruhlarda ferahlık uyandırması Ankara'nın o mevsimdeki en belirgin özelliklerinden biridir.
Lakin o haz ve huzur veren sabahın ılık rüzgârı, çimenlerdeki nemlerin zerrelerini yürekte ağırlaştırıyor. Olması istenilenlerin menfiliği ile daha bir ağırlaşıyor, sabahın enfes kokusu.
Sevecen, sımsıcak gözlere bakarak, özlemle söylenmek istenen ‘GÜNAYDIN” hitabının muhatabını bulamayışı, sabahın ilk ışıklarıyla kederlerin yüküne bürünüyor…
Her yeni gün, ruhunda panzer ağırlığıyla doğmakta ve çimenlerin üzerindeki damlacıklar, paletlerin eziciliği hissi uyandırmakta şairde…
Bir taraftan hayat sarıp sarmalarken bedeni, bir taraftan hasret ağırlığı altında ezilmekte ruhu…
Sessiz çığlıklar!..
Kimler duya?..
*
Günün şiiri vesilesiyle değerli İnceer’i gönülden kutluyorum.
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun.
Hikmet Çiftçi
10 Ocak 2017
Dile kolay..
5,5 yıl olmuş şiire geleli.. Köprülerin altından mı, üstünden mi geçti sular.. Sular gibi insanlar, kim bilir..
Güne gelen şiiri ve değerli şaireyi bir kez daha kutlarım..
ruhumda
panzer gibi
üzerime gelen günlerin,
parmak uçlarımda
paletlerin
dayanılmaz baskısı…
çıkmıyor sesim' ___________
Ne güzeldi şiir. İç sesimiz oluverdi. Kutladım dizeleri içtenlikle. Kaleminiz daim olsun. Teşekkür ederim.
Dün aramızdan ayrılan bir sosyolog ve filozof da;
'Sessizliğin bedeli insan ızdırabıyla ödenir'
Demişti ____Zygmunt Bauman
Onu da anmak geçti içimden. Saygımla..
Seçkin,yetkin bir şiirdi; emeğinize sağlık İnci hanım Özgün tarzınızı, naif dizelerinizi gönülden tebrik ediyorum
Şair, duygu veya sezişleriyle müspet anlatımı ile şiirini anlamlı bir şekilde dile getirmiş.Günün şiirinden kutluyorum.
YOLDAN GEÇEN BİRİ
Bir kırlangıç bir su birikintisi bir parça gök.
Bir şiirden düşmüş olmalı bunlar.
Böyle diyordu yoldan geçen biri.
İlhan Berk...
güzel bir günün esintisine hasret yüreğin o günle bulışması ama buna bedenin teniyle iştirak edemeyişi. kutluyorum saygın kalemi. yine güzelllikleri var etmiş şiirce yürek. saygılar inci hanımefendi. + 10 tam puan
'Gurur mu' neden? Yoksa... Biten bir şeyler mi var? 'Üremeyen, çoğalmayan, doyurmayan...'
Gurur ise, suçlusu belli... 'Ayaklarına çimenin tatlı, yumuşak serinliği değen' biraz düşünmek zorunda...'Panzer gibi üzerine gelen günlerin ardındaki' gerçek neden eğer oysa, 'sesin çıkmaması' gayet doğal...
Ama diğer ihtimal ise... Hele 'ihmalden' besleniyorsa ürememek, çoğalmamak.. 'Sesi hapsetmek' en iyisi... O sesi özleyen düşünsün, varsa özlem... Varsa niyet...
Aşkın tuzaklarından birini okudum şiirde... Pek çok tuzak vardır elbet.. Ama 'gururu yenememek', kişiseldir.. 3.şahılara gerek yoktur aşkın bitmesi için... Bir de, benim düşüncemdir, aşk 'yarını arar...' Yarında 'yeni bir heyecanı' duymak ister... Seven verir, seviyorsa gerçekten.. Ben ona 'çoğalmak, üremek, yeniden üretmek' derim... Yoksa bıkar aşk... Sıradanlaşır...
Epeyce fikir jimnastiği yaptırdı şiir... Şiir olduğundan elbette... Yazın İnci Hanım... Yakışıyor 'özgünlük' kaleminize... Ve bende arada bir geleyim, gelme nedenim olsun sayfanıza...
Aldım... Tebrik ve hayranlıkla kutlayarak... Sevgilerimi, selamlarımı bıraktım sayfanızda...
çok güzel tebrik ederim
* Dolu doluydu sonsuz kutluyorum...*
* 10 Antoloji Yıldızı *
Bu şiir ile ilgili 20 tane yorum bulunmakta