Sessiz Hıçkırıkların İhtilali
Kendimi hem yürekçe hem de varlıkça öyle bir hazırlıyordum ki, her şeyimi yitirdiğim zaman kendi kendimle yetinmesini bilmeliydim.
Ömür boyu yanı başımda, her yerde yanımda olmalısın. Yaşlandığımda ve yalnızlığımda beni avutmalısın. Sıkıntılı avareliğimde, gücümün yetmediği zamanlarda acımı törpülemelisin. Rahatım kaçtığında seni düşünmek beni kendine çeker ve hüzünden uzaklaşırım.
Cimrinin altınları gibi yüreğime gömerim seni. Ruhum seninle dolar ve yetinirim. Çünkü sen bana sevinç ve huzur verensin. Yaşam denen bu yolculukta benim aşım, suyum, nefesimsin. Aşkın, ışığın kızgınlığıyla ayakta tutan bir çember gibiydi. Sevgimin kolları dünyanın bir ucundan bir ucuna saracak kadar uzundu. Birbirimizden uzaklaştık ve keder atımızın terkisinde yanımızda geldi.
Kaçarken kırdığımız zincirin halkası gibi, umutlarımızı ve yalnızlığımızı yanımızda taşıdık. Özgürlüğümüze kavuşamadık ve devamlı arkamıza baktık. Bırakıp gittiklerimizde kaldı düşlerimiz.
Kendi içimde benliğimin arkasında özgürlüğümü kurdum. Orada yabancıya yer vermedim. Kendi kendimle dertleşip kendi kendime yoldaş oldum. Yormadan, sormadan, yüzüme düşen gölgeler olmadan sevmeli. Ruh beden, beden ruha ayak uydurmalı.
Yürekten dökülen sular gibi geçen zamanda aşk mazinin gözlerinde beslenerek büyüyordu. Geçmişin birikiminden harcanıyordu. Elde olanlar korunurken gözler geçmişe değil geleceğe odaklanıyordu. Gözlerim yorgunluk ve uykusuzluğa inat direniyordu.
Ten ve can kadar yakındık. Birimiz üşüse diğerimiz donardık. Birimiz ateşe yaklaşsa diğerimiz yanardık. Birimizin ışığı diğerimizi parlatırdı. Körüklendikçe ruhlarımız, yüreğimiz alev alırdı.
Karşı karşıya geldiğimizde dilsizdik. Sağır olmayan yürek zarı ile çevriliydik. Sen bedendin, bense yürek. Sen nefes almazsan ben kendi içimde çürürüm. Kanım donar, yaşayan ölülerden farksız, hayaletler gibi dolaşıyorum. Sönük bir yıldızın altında yaşarım. Uykuların karanlığında sana ulaşmayı hayal ederken yalnızlığın zifirine bulanıyorum. Yürek kafesim açıldığında ters yüz oldum. Öyle bir gelip geçtin ki geniş kanatlarının sesini duyamadım.
Hayata dair bütün gecikmişlikler, ruhumun, yüreğimin eksikliği ile kaplıydı. Yüreğimdeki kimliğin içindeki resim sensin. Yüreğimin duvarlarına çarpan kuş, sevdamızdı. Kapısı penceresi olmayan, sadece nefesimle, ruhumla beslenen sonsuz hayatın içinde yaşıyordun. Tende başlayıp ruhta bitiyordun. Sararmış bir tende dipsiz ölümlerin korkusunun yanında bitimsizdi aşkımız. Görünmeyen zamanlarda, yüreğimin içinden gelip geçerken bana düşen senin görüntündü.
Ney ve çiçeğin muhabbetine eşlik ederken yüreğimin sesi, sessiz hıçkırıklarımın ihtilali ile bölünüyordu. Kasım yağmurları gibi iniyordu, yanak yerine yüreğimin topraklarına. Ayaz gecelerde ki bekleyişlere hazırlanır gibi.
Aşk olarak bakmak aşka bakmaktı. Ruhumun her zerresi seni zikrederken ölmek, seni seviyorum demekten daha öteydi. Cemrenin suya düşüşünün izleri gibi, ruhumun karanlığına ışıklı bir hayat veriyordun. Med-cezir yaşarken ruhum, ışıksız güneşlerde aydınlanıp, kanarak su içerken dudaklarım kuruyordu. Yanı başımdayken yokluğunun ıstırabını yaşıyordum. İmlası bozuk cümleler dizini gibiyim. Karanlıkla ışık arasında zehir yutmuşun sancısıyla kıvranırken hala umudumu yitirmemiştim; beklemenin sabahlarında güneşin aydınlığını görmeye.
Bir harama dokunmak için helali terk eden dervişler gibi sana geldim. Özleminle yanarken aşkının merakı bulanık bir boşluğa düşmüştü. Korku kazanlarında kaynarken düşlerim. Aşkının sınırsızlığı bana güç veriyordu. Adı konulmamış sevdalarda, sezgilerle harfler dilleniyordu…
Ateşin sıcaklığına inat, yüreğimi bırakıyordum alevler içine. Kıyamet zamanlarını yaşıyordu yüreğim. Karanlıktan aydınlığa çıkmak için bir ateş şulesinin peşine düşmüştüm. Yeni hayatın patika yollarında ayağımdaki taş kesiklerinden kandan izler bırakarak yürüyordum. Ölümün rengini gözlerinde görmek için. Yayından fırlamış ok gibi dönüşü olmayan yolu seçtim.
Mesafeler uçurumlar gibi açılsa da, uğrunda ölünecek sadakat var olduğu sürece kavuşmak için örümcek ağları bile yeterdi.
16.11.2011
02.30
Fatma AVCI
Kayıt Tarihi : 16.11.2011 12:40:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Fatma Avcı 2](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/11/16/sessiz-hickiriklarin-ihtilali.jpg)
Yine etkiliydi.... Tebrikler Fatma (Deniz) Hanım...
Sevgiler
Mustafa Yılmaz
ant+10
TÜM YORUMLAR (6)