GECE VE SESSİZLİK
Sessizliğin üstüne gece çökmüştü,
Gecenin üstüne sessizlik.
Akşam vakti gün çakır,
Doğa cömert,
Güneş yüreğime batarken bedenim direngen acılara...
Sevgiliden haber var
''hadi bana güzel bişey söyle! ''
Her söz güzeldir her davranış aşkın ilanıdır böyle durumlarda.
Şimdi başımı alıp gitmez miyim beni koynunda saklayacak,bana hoş geldin demeyecek, narin tebessümlü şok bakışlı yare...?
Öyleyse ne duruyorum?
Hazır gönlüm çakırken akşamlara,
Güneş direniyorken batmamaya ne duruyorum?
Daha iki gün önceydi hayata şapka çıkaran bir dinazorun yenilgisi.
İki gün önceydi erdemli yaşlı dinazorun kaybolması.......
Beynimde bir kıvılcım şimşeğe dönüşmeden gitmeli bu şehirden.
Şarap kadehinde öpüştüm kimse fark etmedi.
Öyleyse bu şehrin en ayyaşı benim..:
Yürek ister, daha neler neler ister.
İçerimde bir heyecan,alıp götürecek beni alıştığım yerden.Biliyorum izi kalacak. Gittiği yerden gidecek diye sessizlik olacak içim.......,,; kör kuyu..
Derman olmuyor hiçbir şey içimdeki korkunç noksanlığa.
Umutlar olmalı diyorum yaşama bağlayan yarin maviye çalan gözleri..
Farklı.
Gecenin öteki yüzü başlayalı neredeyse iki saat oldu.
Ne yok ki bu bin yüzlü öteki yüzde?
Tükenen umutlar,aşklar,utangaç sevdalar, İhanetler...
Derinlemesine hüzün, etimi didik didik ediyor.
Acılar,pişmanlıklar hiç bir içe sığmayan üzüntüler, gömülemeyen anılar unutulmayan yürek morlukları,iz bırakandan....
Gecenin öteki yüzüne sessizlik çökmüş öteki yüzü sessiz gecenin.Gece ve sessizlik üstüme çöküyor.
Kabus gibi çıkartmayacak sabaha....
Gözlerim hamak ipinde aklım ağaç dalıyla uğraş.
Taşiyabilecek, rüsva etmeyecek bir dal olsun isterim.
Bedenim rahatlasın mı sallansın mı diye?
Acıtmasın ilmek boynumu, yeterince dayanıklı mı?
Taşıyabilecek mi yorgun bedenimi?
Ya boynum..?
Kim anlayacak beni?
Ağlayıp sızlarlar mı?
Birileri hayat devam ediyor diyecek.
O sıkıcı ortamdan bir an önce gitme isteği, kendine Yüzsüz bir rol biçmiş olmalı.Zaman sanıldığı gibi derman olacak,unutulacak bir sonraki acıya dek...
Yalan koca bir yalan....
İşte anlamsızlığın da içimdeki sorunun da cevabı bu!
Buymuş aradığım muamma son buldu.
Gözlerim hala hamak ipinde..
Yılan ısırığı, akrep sokumu, iflah etmez hislerim.
İçimi kemiren iki küçük masum yürek.yürek acısı....
Ve ağlayan bir kadın
Boşuna mırın kırın yok.
Biz dikene çoktan katlandık,gülün kiymetini bildik.
Bu bal adamdan bazen semden de nasipleneceksin.
Gülen yüzüm zavallı yüzüm,
Sonra ne derler?
Hem adını koyduğum ikinci yaşamına, umuda ilk adımında ayıp olmaz mı kıza?
İnce kımıltısız bir beden ve kırılan körpe umutlar.
Başka bir yolu olmalı kaçış değil kurtuluş olmalı..!
Ağırlaştığımı hisediyorum tüm benliğimle, fazlalığımı da.
Tren ve raylar bana hep masalımsı gelmiştir.
Masalsız çocukluğumdan bu yana bana çöl çocukluğumdan kalma bir de anı var,aklıma ilk iri bir babanın eli gelir.
Avucunda elleri, küçük ayakları yarım ray tahtası bir adam adımlığı uzunluğunda tahtaları saymıştım.
Bitecek gibi değildi vazgeçtim.
Bir gün büyüyünce bu tahtalar bir adımlık olacaktı..
Trenin çıkardığı ses hep bir ölüm haberi gibi annemin bahçesinin önünde geçişi..
İki adım ötede hep aynı saatlerde solucan gibi geçer.
Ah kamburum satsam kaç para edersin için boş ama anlamsızlıkla da dolusun..!
Bir çok neden ve (ne) densizlik.
Annesine direnen telefon ister yarım adımlık adam,çocuk telefonu olsaydı askerdeki amcasını arayabilecekmiş.Kim anlatabilecek oyuncak bir telefonla amcasıyla konuşamayacağını?
Gözleri ağlamaklı inat bu yerden yere.
Gitmemeye kararlı anne şaşkın.
Dünya giderek küçüldü gözlerimde, gözlerim birer adımlık ray tahtalarına Çivilenmiş,boğuk...
Bu kambur benim mi?
Tren neden gecikti her gün bu saatlerde gelirdi?
Tren istasyonunundaki saatin başına bir hal mı geldi?
Gelse fark etmeyecek beni, ya kurtulursam? Ya kurtuluş değilse?
Yok bu tren gelmeyecek bugün.Kim bilir kimin ölüm haberini getirdi saymakla bitmeyecek ray
tahtaları.
İyisi mi tüneli bitirip dönmeli.
Her seferinde unuturum göz yaşının tuzlu olduğunu, aklıma takarım nedendir diye?
Artık ne hamak ipi ne kara tren..
Kamburumla tekrar buradayım dünyada bir akşam vakti
akşamdı.Güneş bir kez daha gölün maviliğine batacaktı kor bir ateş parçası gibi.
Göl uykuya dalacaktı.
Ben sil baştan korkunç hayallerime dönecektim.Hep aynı şeyler olacaktı...!
Tren gelseydi çocuk askerdeki amcasını arayabilecekti.
Bir sahici telefonu olacaktı.
Annesinde şaşkın bir telaş olmayacaktı.
Akşam olmayacaktı.
Gün batmayacaktı derin maviliğe..
Ağrıyan ağır başımdan hangisini geçireyim?
Nasıl uyusam annem nasıl?
Uyu demek kolay,sıkıysa gel sen uyu koynumda Ölüm namussuzu varken.
Ensemde bir çiyan dururken nasıl uyurum?
Gece uzadıkça karariyor,karardıkça uzuyor. Sayısız yalancı şafak gördüm hiç biri bana sabahı getirmedi.Meğer anka kuşuymuş,Kaf Dağ'ıymış sabah.
Ama öyle ama böyle bu kamburu daha fazla taşıyamam.
Bu kaçıncı mola,
kaçıncı yorgunluk,
sayısız başlangıçlar,usanmaz yüzde?
Kayıt Tarihi : 8.7.2008 23:05:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)