Sessiz bir intiharı anlatıyordu
Sıcacık bakmalara güdümlü gözlerin
Şimdi yüzüme bakmaktan korkup
Rastgele eşlara saplı kalan
Buzdan bir gülüş gelip takılmıştı
Portakal çiçeği,ayfınlık sabahlar
Gibi parlayan güzel yüzüne
Yaşadığımız tüm güzellikler
Unutulmuş ve gömülmekteydi
Kimsesiz ve öksüz sabırızlığında
Sen eski senmisin samanyolunda
Bu zehirli şarabı sunduktan sonra
Güneşin darbelerinden yorulmuş
Küçük su birikintilerinin
Yorgun kokusu vardı
Coşkun dalgaların getirdiği
Yosun kokularının yerinde
Tapınakların sessizliği doldurmuştu
Ağzına kadar odalarımızı
Yıkılan sevdanın kıblesiydi
Omuzların gibi bulutların eteklerine
Bölük pörçük dökülen
Hiç aklımdan geçirmemiştim
Hoşçakal kelimesinin kor olup
Düşeceğini avuçlarımın içine
Demek yıkık duvarlar gibi
Dururmuş insanın kolları
Alev sununca sevgilinin ellerine
Kalkansız kaldı gecelerim
Karanlığı yırtan her mızrak
Gelip deşer acılarımın kalbini
Çiçek açan gecelerin yerine
Kör karanlıklar kucaklar
Beraber yattığımız yıldızların döşeğinde
Demek aşklar da yoruluyor
Yaşlanıyor uçurumun kenarında
Hayata tutunmaya çalışmaktan
Üzülme sen gülücüklerin
Bedeninde çiçek açtığı kız
Hiç yakışmasa da bu eziklik sana
Ben affederim seni
Çünkü çok şey öğrettin bana
Hele bu son öğrettiğin
Taş tabletlere yazılıp saklansa
Uzar gider sonraki asırlara
Ben çekilirim beni kucaklayacak
Acılarımı dindirdiğim dağlarıma
Bilirim aşkı zahir eden
Suyu bulandıracak doru atlar
Yoktur oralarda.
Kayıt Tarihi : 24.6.2006 11:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)