Evet;
Sessiz kaldık dünyanın sesinde değil mi? Doğum gününü bile zehir ettik, hapsettik içi boş cümlelere.
Kaldırılabilir yükler altında ezildiğimi fark ettikçe biraz daha kayboluyorum batmaya yeltenen güneşin bağrında.
Hüzünle karışık yine hüzün var içimde.
Hangi yöne gideceğini bilmeyen gemi gibiyim. Kaptanım yok belki de. Kaptanım rotadan habersiz; yürütüyor gemiyi savrulan dalgaların arasında.
Türlü atlar koşturdum, seraplar içinde yapa yalnız, karanlığa, sonsuzluğa…
Bileğim gibi yüreğimde büküldüğü için korkuyorum artık yalnız kalmaktan. Gece, gündüze göre yollar daha adımlanabilir geliyor bana. Daha az korkuyorum.
Ömrümün ne kadar yeteceğini bilemeden çekiyorum bir nefesi daha içime. Her nefeste sessizlik, her sessizlikte mavi bir gece daha çalıyor kapımı. Her mavi de bir yeşil gizli oysa. Her yeşilde bir ısdırap, bin pişmanlık duyuyorum ve yüreğime bir hançer daha saplıyorum acımadan.
Artık yükümü hafifletmek için çalışıyorum. Ama hafifletemiyorum.
Allah’ım, beni bana bırakma.
Muaz KalaycıKayıt Tarihi : 10.8.2008 01:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!