Ey Ruhumun Yankısı,
Bir sabah rüzgârı gibi geçtin içimden.
Sesin yoktu. Ama ben seni duydum.
Çünkü rüzgârın sesi yoktur,
yalnızca hatırlatır unuttuğumuzu…
Sen bana geldiğinde,
zaman durmadı —
ama ben artık zamansız bir yerdeydim.
Ve her şey sustu:
Ağaçlar, kuşlar, nehir…
Çünkü aşk konuşmaya başladığında,
dünya susar.
Sana bir çiçekle dokunmak istedim.
Ama elimde sadece gelincik vardı.
Bilirsin,
onu koparmak
kanamayı göze almak demektir.
Çünkü sevda,
acıyan yerden büyür.
Seninle konuştuğumda
kelimeler yetersizdi.
Seninle sustuğumda
her şey söylenmişti.
Sen benim kalbime inen bir merdivensin.
Her basamağı kırılgan,
ama her iniş bir aydınlanma.
Aşk, bedenlerin değil,
iki ruhun gölgesiz bir yerde buluşmasıdır.
Seninle orada tanıştık biz —
bir rüyanın ikinci kapısında,
ve ben o günden beri
ne uyanabildim
ne uyuyabildim.
Ey gelinciğin hüznünü taşıyan varlık,
Eğer bir gün unutursan beni,
toprağa eğil.
Orada,
bir çiçek sana
kırmızı bir sessizlikle
beni anlatacaktır.
Ve o zaman anlayacaksın:
Ben seni sevmek için değil,
sende kendimi bulmak için geldim.
Kayıt Tarihi : 10.12.2025 10:21:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!